Çiftlik Caddesi trafiğe açılacak. Trafiğe açılacağını öncesinden biliyorduk. Nerden biliyorduk?
Samsun sandığınız kadar büyük değil. Fısıltı gazetesi hala en güçlü basın kuruluşu burada.
Tamam, Çiftlik Caddesi trafiğe açılacak ama biz sözde demokratik bir ülkeyiz. “Açacağım” demekle açılmaz ki… Ne yapalım ki; itiraz sesi çıkmasın. Buldum… Anket yapalım.
Ucu yok, başı yok. Ne sorulduğundan kimsenin haberi yok. Sandık yok, sayma yok. Gözlemci yok, müşahit yok. Kısacası, istenilen sonucun çıkmama olasılığı yok. İşin en güzel yanı, hesap soran yok.
Çiftlik esnafı, işler kötü gittiği için caddenin trafiğe açılmasını istiyormuş!!! İşin ilginç yanı, aynı Çiftlik esnafı, çok değil birkaç yıl önce, işler kötü gittiği için caddenin trafiğe kapatılmasını istiyordu !!!
Hadi size bir sır vereyim. Aramızda kalacak ama… Kimseye söylemek yok. Çiftlik esnafı kimsenin umrunda değil. Birileri, bir masanın başında karar verir ve uygular. “Kapanacak” derler kapanır.
“Açılacak” derler açılır. Çiftlik esnafı, neden bu karar verildi? sorusu için hazır kılıftır.
Açın, kapayın önemli değil… Caddeyi trafiğe açmak ya da kapatmak esnafın derdine çare olmaz.
Esnaf her iki durumda da kan ağlamaya devam edecek. Çiftlik hiçbir zaman bizim gençliğimizdeki albenisine kavuşmayacak.
Çiftlik Caddesi, alışveriş merkezi olarak misyonunu tamamladı. Misyonun sona ermesinde ekonomik ve sosyal nedenler var. Eskiden cadde, şehrin tek merkeziydi. Buluşma noktasıydı. Herkesin yolu mutlaka Çiftlik’e düşüyordu.
Bugün böyle bir şey yok. Yıllarca, Çiftlik’e çıkmasanız eksikliğini hissetmezsiniz. “Hadi bir Çiftlik turu atalım.” cümlesi tarihe karıştı.
Cadde, eskiden bir statü sembolüydü. Çiftlik’te oturmak, Çiftlik’ten alışveriş yapmak herkese nasip olmazdı. Çiftlik’te herhangi bir mağazada çalışan tezgahtarın havasından geçilmezdi. Gelir düzeyi yüksek insanların mekanıydı. Şimdi Ortadoğu’dan kaçıp gelmiş insanların barınağı oldu.
Atakum, başka şehir olmuş. Bir alışveriş merkezi vardı, ikincisi yolda. Bulvar AVM ve Piazza şehrin göbeğinde. İnternetten alışveriş, her geçen gün artıyor. Caddeyi trafiğe açarak, Çiftlik esnafını kurtaracağız. Duy da inanma!
Çiftlik Caddesi, hasta. Ağır hasta… Trafiğe açık ya da kapalı olması, ağır hastaya verilen aspirin gibi. Etkisi yok. Üstelik caddeyi gezinti yoluna çevirecek araçlar ile trafik felç olacak.
Ben, işin orasında değilim. Benim aklımı kurcalayan başka bir şey var. Kamu kaynaklarının heba edilmesi. Heba edilen kaynaklara karşılık kimsenin hesap vermemesi. Kamu kaynakları dediğiniz şey; gökten zembille inmiyor. Sizin, benim verdiğimiz paralar. Bizim paralarımız. Kazanmak için alnınızdan ter akıttığınız, çoluğunuzun çocuğunuzun rızkından kestiğiniz paralar.
Yapılan, yıkılan her yerde bizim paramız var. Beğenmedik, “yıkıp yeniden yapıyoruz.” dediklerinde çöpe attıkları bizim paramız. Çiftlik trafiğe kapanırken kaç para harcanmıştı? Bugün trafiğe açılırken kaç para harcanacak? Öncesinde harcanmış paralar ne olacak?
Çiftlik Caddesi’nin trafiğe açılmasının getirisi ne, götürüsü ne? Verimli mi? Var mı, hesabını yapan? Var mı, rakamları tek tek ortaya koyan? Var mı, cadde esnafı yılda şu kadar para kazanacak, işte veriler diyen? Var mı, mimarlara, mühendislere, şehir planlamacılarına soran?
Yok. Sormaya gerek de yok… Harcanan para milletin nasıl olsa…. Harcanan paranın hesabını soran yok ne de olsa… Anket yaptık, evet çıktı. Unuttun mu yoksa?
Açıyoruz, kapıyoruz… Biz bunu canımız her istediğinde yapıyoruz!!!