İyimser ya da kötümser iktisatçı yoktur. İyimserlik ya da kötümserlik psikolojinin konusudur. İktisatçı; veriler ile tahminde bulunur. Olayları, veriler ile değerlendirir. Amacı; eldeki veriler ile doğru sonuca ulaşmaktır.
Tabii; eğer verileri saptırarak cebinize jöle parası almıyorsanız. Biliyorsunuz, bazı saçların jöleye ihtiyacı var. Dolar bir lira olacak tahmininde bulunmak için size jöle fabrikası verilmiş olması lazım.
Ekonominin gidişatı hakkında yaptığımız yorumlar, geleceğe yönelik tahminlerimiz eldeki verilerin sonucudur. Kahinlik yapmıyoruz. Tekrar söyleyelim. Ekonomi açısından henüz tünelin ucunda görülen bir ışık yok. İşinize ve paranıza sahip çıkın.
Yeni vergi düzenlemesi TBMM Plan ve Bütçe komisyonunda kabul edildi. Artık devlet, vatandaşından daha çok vergi almanın peşine düşecek.
Dijital Hizmet Vergisi, Konaklama Vergisi, Değerli Konut Vergisi, Gelir Vergisi tarifesine yeni dilim ve oran eklenmesi gibi adlar altında vergi ödeyeceğiz.
Görünüşte hepsi zengin vergisi. Bizim milletimiz biraz değişik. Yakıta zam gelir, “benim arabam yok.” Doğalgaza zam gelir, ”ben doğalgaz yakmıyorum.” Tekel ürünlerine zam gelir. “Ben rakı içmiyorum.” Bir şekilde kendisini rahatlatır.
Kazın ayağının öyle olmadığını anlar ama iş işten geçtikten sonra. Yakıt zammından etkilenmeniz için arabanızın olmasına gerek yok. Gökten zembille inmiyorsa, malların taşıma maliyeti var. Bindiğiniz otobüs, minibüs, dolmuş yakıta gelen zammı siz değerli yolculardan çıkaracak.
Evinizde kombi yoktur belki… Üretilen hemen her ürünün enerji maliyeti var. Fabrikalar, maliyet artışını siz değerli müşterilere yansıtacak.
Bir kişinin rakıya verdiği para artarsa, gelirinin sabit olduğunu düşünürsek; peynir için harcayacağı para azalır. “Rakıya gelen zamdan bana ne?” diyen bakkal Ahmet amca ,”işlerim nasıl kötüye gidiyor.” diye saf saf bakakalır.
Görünüşte zenginlere getirilen vergiler, onlardan önce biz fakirleri vuracak. Zengin, fazlalık vergileri tasarruflarından karşılarken olan sizin küçücük gelirinize olacak.
Hadi kısaca anlatalım… Konaklama vergisi. “Ben zaten hayatımda otelde kalmadım.” diyorsanız, yeni vergiler tatil amaçlı konaklama sayısında azalmaya yol açacak. Zengin fiyat artışından fazla etkilenmeyecek. Senede bir tatile gidenler, tercihlerini değiştirmeye başlayacak. Bulunduğunuz bölgeye daha az turist gelecek. Küçük mağazalarda ya da sokak başlarında sattığınız ürünlere eski talep olamayacak. Dünya’nın en eski kurallarından biri, talep yoksa para da yok.
Gelir vergisi oranlarının değişikliği… “Aman ben zaten asgari ücretliyim. Benim için en büyük dilim, yüzde yirmi diyorsanız”, demeyin. Hepimiz, zenginlerin kurduğu işlerde çalışıyoruz. Herkes havadan zengin olmuyor. Müteşebbis ruhlu insanımız çok. Risk alıyor, yatırım yapıyor, para kazanıyor.
Risk alan, yatırım yapan müteşebbisin üzerine yeni vergiler koyduğumuzda; yatırım yapmak yerine, parasını tasarruf etmeyi tercih edecektir. İş kuran, işini büyüten sayısı azalırsa, işsiz sayısı artar. Zengine koyulan vergi, fakirlere işsizlik olarak döner.
Yeni vergiler yeni sorunlardan başka işe yaramaz. Bütçe açığını kapatmaz.
İnsanlığın başlangıcından bu yana para en büyük güçtür. Kimseden korkmaz, çekinmez. Kendi kuralları vardır. Torpil sökmez, dalga geçilmez.
Para güven duyduğu yere uğrar güven duymadığı yerden dört nala kaçar. Ekonomide güveni yeniden tesis edemezsek; çıkacak kanunlar vatandaşı korkutmaktan, fakire bir darbe daha vurmaktan başka işe yaramaz.