Kerami Gürbüz

Siyasette Alternatif Olmak - I : AK Parti

Kerami Gürbüz

22 yıldır Türkiye'yi idare eden, milletimizin kaderine hükmeden AKParti, dün 23.kuruluş yıldönümünü kutladı.

22 yıl önce kurulurken AK Parti'nin kurucuları ?muhtemelen "Hilfü'l-Fudûl"a öykünerek- kendilerini"erdemliler hareketi" olarak nitelendiriyorlardı. Çok da iddialı idiler: 3Y'yi tarihe gömeceklerine söz veriyorlardı. 3Y, "Yolsuzluk,Yoksulluk veYasaklar"dı. Çünkü AKParti'nin kurulduğu günlerde Türkiye, 28Şubat'ın karanlık, yasakçı, hukuk tanımaz yönetim anlayışı nedeniyle ekonomik ve siyasi krizlerle devlet çarkının artık dön/e/mez olduğu bir dönemi yaşıyordu ve millet tarihindeki en kesif bunalımlardan birinin girdabında idi. Millet/seçmen, haklı olarak siyasette alternatifler arıyordu, bu alternatifler eliyle rahat nefes alabilmeyi umuyordu.

O tarihlerde aslında siyasette en önemli alternatiflerden biri başında merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nun bulunduğu BBP idi. Ancak seçmen tercihini doğrudan doğruya reklam, propaganda, iletişim, sermaye desteği olanaklarını profesyonelce kullanan AKParti'den yana yaptı. ?Ve AKParti 2002 Kasım ayında tek başına iktidar oldu.

Kurulurken ve iktidara gelirken "Yolsuzluk,Yoksulluk veYasaklar"ı ortadan kaldıracağını taahhüt eden AKParti'nin 22 yıllık iktidarı sonucunda;

  • Ortalama emekli maaşı 12.500,00TL, asgari ücret 17.000,00TL iken 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 25.000,00TL'ye, yoksulluk sınırı 65.000,00TL'ye dayandı. Enflasyon oranının yüksekliğinde Türkiye, tüm Afrika ülkelerini geçmiş durumda. Türkiye'nin enflasyonu, Lübnan, Suriye, Venezuela ve Arjantinle başabaş gidiyor.
  • Türkiye, eğitime yapılan yatırım sıralamasında 36 OECD ülkesi arasında 34.sırada.
  • Türkiye, bireysel zenginleşmedeki (toplumsal değil) artış oranında dünyada 1.sırada iken gelirin adaletli dağılımında/dağıtımında Avrupa'da son sırada. Yani artık Türkiye'de birdenbire zengin olanların ya da zenginliğine zenginlik katanların sayısında artış olurken çok büyük bir kitle ise muazzam bir şekilde gittikçe daha fakirleşiyor. Nitekim şu anda işte bu dengesiz ve adaletsiz dağılım nedeniyle Türkiye'nin kaynaklarının %14,5'unu (yaklaşık 7'de 1'ini) Türkiye nüfusunun sadece %1'i kullanıyor.
  • Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün 2023 yılı "Yolsuzluk Algı Endeksi"nde Türkiye, 2022 yılına göre 14 sıra daha gerileyerek 180 ülke arasında 115. sırada yer aldı.
  • Dünya Adalet Projesi'nin verilerine göre Türkiye, "Hukukun Üstünlüğü Endeksi"nde de 142 ülke arasında 117. sırada bulunuyor.
  • Uluslararası Demokrasi ve Seçim Yardımı Enstitüsü'nün (International IDEA) 2023 "Demokrasinin Küresel Durumu" raporuna göre Türkiye 173 ülke içinde "Hukukun Üstünlüğü" alanında 148. sırada yer alıyor. Türkiye bu alanda Avrupa ülkeleri arasında Belarus'un üzerinde sondan 2.sırada yer alıyor.
  • Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) tarafından hazırlanan 2024 yılı "Küresel Haklar Endeksi"ne göre dünyada işçiler ve işçi hakları konusunda koşulları en kötü 10 ülke şu şekilde sıralanıyor: Bangladeş, Belarus, Ekvador, Eswatini, Filipinler, Guatemala, Mısır, Myanmar, Tunus ve Türkiye.
  • Ülkelerin çevre sağlığı, ekosistem canlılığı ve iklim konularındaki politika ve uygulamalarını değerlendiren "Çevresel Performans Endeksi"ne göre Türkiye, 180 ülke arasında 172.sırada yer alıyor.
  • Burada son olarak AKParti'nin çok iddialı olduğu mütedeyyinlik, muhafazakarlıkla alakalı bir sonucu da paylaşmakta fayda var : ABD'deki George Washington Üniversitesi'nden iki müslüman akademisyenin 2010 yılından bu tarafa her yıl düzenli olarak gerçekleştirdikleri "Dünya İslamilik Endeksi" (Islamicity Indices) çalışmasının 2022 yılı sonuçlarına göre Türkiye, 149 ülke arasında 100.sırada ve her yıl Türkiye'nin sırası daha da geriliyor. (Bu arada sözü edilen endekste her yıl birinciliği Yeni Zelanda alırken 2022 yılı sonuçlarına göre ilk 47 ülke arasında hiçbir Müslüman ülke bulunmuyor.

 

Görüldüğü gibi geçen neredeyse çeyrek asırlık süreçte 3Y ortadan kalkmadığı gibi bunların yanına yeni sorunlar, sıkıntılar, olumsuzluklar eklendi.

                 AKParti, işte böyle bir tabloda kuruluşunun 23., tek başına iktidarının 22.yılını kutladı! Kutlama da bu tabloyla uyumlu görüntülere sahne oldu. Siyaset sahnesine çıkarken ve iktidara gelirken "temiz, dürüst, ilkeli siyaset" taahhüdünde bulunan AKParti, bu yılki kutlamalarını daha 1 yıl önce başka partiden seçilmiş iki milletvekilini, daha 4 ay önce başka partilerden seçilmiş 15 belediye başkanını partisine transfer ederek ve bunu büyük bir başarı (!) gibi göstererek gerçekleştirdi.

Yine aynı gün bu tabloya uygun bir müjde de vardı. Partiyi kurarken ve iktidara yürürken iftarlarını gecekondu mahallelerindeki dar gelirli vatandaşın yer sofrasında açanlar şimdi emekliye sahil ve plajlardaki şezlongların bedava olduğu müjdesini veriyorlardı. Demek ki artık emekli, bir yandan millet bahçelerinde çayını, meşrubatını içip, topkekini yiyip yuvarlanacak, diğer yandan da şezlongu bedava olan plaj ve sahillerde güneşlenecekti.

Gelinen nokta itibariyle AKParti, kuruluş felsefesinden uzaklaşmış, değer ve ilkelerinden çok uzağa savrulmuş, hâliyle kendini umut olarak gören geniş halk kitlelerinden kopmuştur. Artık ortada siyaseten miadını doldurmuş ve artık siyasette alternatif onun da ötesinde çözüm olabilme niteliğini kaybetmiş bir siyasi yapı/figür vardır. Bu nedenle seçmen son yerel seçimlerde alternatif arayışına girmiş ve bu seçimlerde tercihini ana muhalefet partisi olan CHP'den yana kullanmıştır.

Şimdi sorulması gereken soru şudur: CHP, siyasette güçlü bir alternatif olarak milletin / seçmenin ağırlaşmış sorunlarına çözüm üretebilecek midir? Bir sonraki devam yazısında bu soruyu yanıtlamaya çalışacağız.