İstisnasız hepimiz Yüce Allah'a hesap vereceğiz.
Yüce Allah bize
hangi partiden,
hangi cemaatten,
hangi tarikatten,
hangi ideolojiden,
hangi fraksiyondan olduğumuzu sormayacak.
Lakin Yüce Allah bize,
haktan,
hakikatten,
hakkaniyetten,
adaletten ayrılıp ayrılmadığımızı düşmanımıza bile âdil davranıp davranmadığımızı soracak.
Yine Yüce Allah,
bizim zalime karşı mazlumdan,
güçlüye karşı haklıdan yana olup olmadığımızı da sorgulayacak!!!
Bir topluluk, bir toplum, bir ulus, düşüncesi ve inancı her ne olursa olsun ancakhakkaniyetli ve adil ise esenliğe erer ve ayakta kalır.
"Bizim topluluğumuzdaki ya da mahallemizdeki herkes masumdur, öteki topluluktaki ya da karşı mahalledeki herkes kusurludur" ya da
"bizim topluluğumuza ya da mahallelimize 'helal' olan öteki topluluktakilere ya da karşı mahalledekilere 'haram'dır" veyahut
"bizim çocuklar çalmışlar ama niye çalmışlar? Bir soruverip öğrensene!"
anlayışı kadar hakkı, hakkaniyeti, hakikati ve adaleti ayaklar altına alan başka bir anlayış olamaz.
Hangi yüce (!) sebeple, hangi kutsal (!) saikle çalıyor olursa olsun hırsız hırsızdır. Hırsızın erdemlisi ve/veya mübareği olmaz. Hangi mahalleden olurlarsa olsunlar, hangi topluluğa dahil olurlarsa olsunlar bu hakikat değişmez.
Bu yüzden ne kendi mahallemizdekilere kayıtsız şartsız kefil olabiliriz, ne de karşı mahalledekilerin hepsinin kusurlu olduklarına yemin edebiliriz.
Kendimize bile kefil olmanın güç olduğu böyle bir zaman diliminde,başkalarının hırsa dayalı ve benmerkezli kavgalarına dahil ve taraf olmak kadar anlamsız ve boş bir şey düşünemiyorum.
Kendilerinin ya da yakın çevrelerinin rant kavgasını ve kaygısını, makam-mevki kavgasını ve kaygısını'kutsal dava','ulvi ideoloji' vs olarak yutturmaya çalışanlar, hangi anlayış, inanç ve ideolojiye mensup olurlarsa olsunlar, dünyanın en alçak insanlarıdırlar.
Başkalarının rant kavgasını ve kaygısını, makam-mevki kavgasını ve kaygısını gördükleri ya da hissettikleri halde sırf kendi mahallelerinden oldukları için bunlarla'dava arkadaşlığı','yoldaşlık', 'inanç kardeşliği' yapanlar, hangi anlayış, inanç ve ideolojiye mensup olurlarsa olsunlar, dünyanın en ahmak ve omurgasız insanlarıdırlar.
Bu yüzden bazen en omurgalı duruş, balkonunuzda çekirdek çitleyip çay içerek aşağıda ne olup bittiğini seyretmek ve olan bitene mesafeli durmaktır.
Son söz :
"Bulaşma çirk-i dünyâya vücûdun pâk ü tâhirken
Güvenme mâl ü mülk ü mansıbın efnâsı zâhirken"
(Ey insan! Vücudun tertemiz bir halde iken dünyanın pisliğine, kirine bulaşma.
Malın, mülkün, mansıbın ?makam,şan,şöhret- bir gün yok olacağı aşikârken sen bunlara güvenme!)