27 Mayıs 1960'ta Türk Silahlı Kuvvetleri içinden bir grup asker darbe yaparak TBMM'yi kapattı, hükümeti devirdi ve yönetime el koydu. Cumhuriyet tarihinde demokrasiye indirilen ilk darbe bu idi ve ne yazık ki 27 Mayıs, devam edecek süreçte sonraki benzerlerine de rol modellik yaptı. Her darbe ya da darbe girişiminde olduğu gibi binlerce vatan evladı mağdur edildi, ülkenin başbakanı ve iki bakanı idam edildi, devlet adeta askıya alındı ve çok uzun süre normalleşemedi.
27 Mayıs 1980'de ise Türkmen beyi, (siyaset değil) devlet adamı, Türkiye Cumhuriyeti'nin gelmiş geçmiş en başarılı Gümrük ve Tekel Bakanı Gün Sazak, bir grup terörist tarafından çapraz ateşe alınarak şehit edildi.
Ruhu şâd, mekânı cennet olsun!
O'nun şehadeti ise o dönemdeki onlarca benzeri hadise gibi o yılın 12 Eylül'ünde gerçekleştirilecek olan askeri darbenin gerekçelerinden biri oldu. Halbuki sonradan darbeciler, hazırlıklarının çok eski olduğunu,1978'den itibaren ise darbe için şartların daha da olgunlaşmasını beklediklerini itiraf edeceklerdi. 1978'den 12 Eylül 1980'e kadar şartların olgunlaşması demek aralarında Gün Sazak bey'in de bulunduğu en az 3000 vatan evladının daha öldürülmesi, daha çoğunun yaralanması, sakat kalması demekti.
Ne de olsa darbeciler ve darbe girişimcileri, bu eylemlerini emperyal ağa babaların hatırına ve onların menfaatleri için yapıyorlardı ve yapacaklardı. Bu yüzden şu kadar vatan evladı ölmüş, ölecekmiş gerçek vatanseverler dışında kimin umurundaydı?!!!
Bu vesileyle gelmiş geçmiş tüm darbeci postallı teröristleri, darbe girişimcisi teröristleri, darbeye prim verenleri, darbelerden medet umanları bir kez daha lanetliyorum.
Tüm darbelerin mağdur ve mazlumlarını başta her kesimden haksız idam edilenler olmak üzere hayatını kaybedenleri rahmetle, hayatta olanları saygıyla yâd ediyorum.
Not : Merhum Gün Sazak hadisesi ilk değildi son da olmadı. Gün Sazak ve bir çırpıda aklıma gelen Hamit Fendoğlu, Doğan Öz, İlhan Darendelioğlu, Eşref Bitlis, Uğur Mumcu, Abdi İpekçi, Adnan Kahveci, Gaffar Okkan, Muhsin Yazıcıoğlu, Necip Hablemitoğlu, Hrant Dink, Tahir Elçi ve daha nicesinin cinayet ve kazaları tüm yönleriyle aydınlatılıp kamu vicdanı rahatlatılmadığı müddetçe, Türkiye, demokratik hukuk devletine şeklen kavuşsa bile ideal olarak ulaşamayacaktır.