Avukatlık mesleği, doğası gereği muhalif duruş gösteren bir meslektir.
Tıpkı gazetecilik gibi.
Her iki mesleğin de yandaşı gerçekten çekilmiyor.
İktidara, güç odağına kısacası güçlü ve muktedir olana karşı zayıf ve kimsesizlerin yanında yer alan mesleklerdir bunlar.
Avukatlık mesleğinin bu muhalif ve itirazkâr duruşu her dönem siyasi iktidarları rahatsız etmiş, mesleğe ve meslek örgütlerine karşı siyasi iktidarları çare arayışına itmiştir.
İktidarların dünya görüşü ne olursa olsun, bu ülkemizde de dünyada da böyledir.
Son yıllarda siyasi iktidar, toplumun hemen her alanını dizayn etmek ve kontrol altına almak istemektedir. Görünen genel olarak da bunu başardığıdır.
Bu kendine göre dizaynı şimdilik başaramadığı tek kurum avukatların meslek örgütü olan barolardır.
Geçtiğimiz haftalarda, Ankara Barosu’nun bana göre yersiz ve kabul edilemez basın açıklaması sonrası siyasi iktidar bunu bir fırsat olarak görmüş ve yıllardır elinin altında olan Avukatlık Kanun tasarısını raftan indirmiştir.
Tartışılan bu taslağa göre, illerde birden fazla baro oluşturma, reklam yasağının kaldırılması, şirketleşme ve şirketlerin şubeleşmesi, baroların dava açma hakkı, nispi temsil gibi çok fazla yenilikten bahsedilmektedir.
Taslağın kamuoyunda duyulmasından sonra başta İstanbul Barosu olmak üzere çok sayıda baronun tepki gösterdiğini duyduk, okuduk.
Gösterilen bu tepkilerin özeti; siyasi iktidarın bu değişiklikle itaatkâr barolar yaratacağı, baroları arka bahçesine çevireceği, savunmanın bağımsızlığının ortadan kaldırılacağıdır.
Gösterilen tepkileri tamamen haksız bulmamakla ve bir kısmına da katılmakla beraber taslakla getirilmek istenen doğru ve yerinde değişiklikler olduğunu da kabul etmeliyiz.
Her daim, haklı olarak demokrasiden bahseden ve mevcut siyasi iktidarı antidemokratik bulan barolar, iş kendilerine gelince maalesef 'kendilerine demokrat' kimliğe bürünüyorlar.
Demokrasinin en temel unsurlarından biri temsilde adalet değil midir? Bu itirazlar niye?
Barolar millî ve katılımcı bir meslek örgütü olarak artık gündelik kısır siyasi çekişmeler yerine, üyeleri avukatların sorunları ile ilgilenmeli, çözüm geliştirmelidir.
Tartışılan taslakta, her ilde birden fazla baro önerisi zaten Anayasaya aykırı olduğundan kabul edilemez. Bu nedenle bunun taslaktan çıkartılacağını ya da çıkartılması gerektiğini düşünüyorum.
Bunun hukukun üstünlüğüne ve meslek birliklerinin gücüne darbe vuracağı da açıktır.
Yine baroların ve barolar birliğinin, ülkenin genelini ilgilendiren haksız ve hukuksuz uygulamalar karşısında dava açma hakkının elinden alınması kabul edilemez.
Ancak baroların ve barolar birliğinin mevcut haliyle temsilde adalet ilkesine göre oluşmadığı ve çok da demokratik olmadığı bir gerçektir.
Arzulanan daha katılımcı ve tüm avukatların her yönüyle temsil edildiği baroların oluşturulmasıdır.
Barajsız nispi temsil sistemi, temsilde adaletsizliğin önüne geçecek ve daha katılımcı, demokratik baro yönetimlerinin yolunu açacaktır.
Siyasi iktidara karşı olmak, ondan gelen her öneriye baştan karşı çıkmayı gerektirmez.
Bu akılcı ve bilimsel bir yöntem değildir.
Esasında bu şekilde oluşacak barolar, Ankara Barosu'nun yaptığı gibi yersiz çıkışların da önüne geçecektir.
Demokraside aslolan denge, denetim sistemleridir.
Farklı seslerin temsil edildiği barolar, daha dengeli bir yönetime kavuşacak, daha uzlaşmaya yatkın, ideolojilerden arınmış, üyelerinin mesleki sorunlarına eğilmiş ve mensuplarınca daha çok benimsenmiş olacaktır.
Mevcut halleriyle barolar ve barolar birliği bu halin çok uzağındadır.
Meslek sorunlarına ilgisiz, üye avukatların her türlü sorununa duyarsız, üyelerine ideolojik bakış açısıyla yaklaşan meslek kuruluşları, haliyle üyelerinin de sahiplenmesinden uzak kalmaktadır.
Binlerce avukatın geçim sıkıntısına düştüğü, ofislerin kapalı olduğu, çok sayıda genç meslektaşımın işsiz kaldığı bir ortamda sanki Kopenhag Barosu başkanı gibi açıklama yapmak, toplumun yanlış anlamasına çok müsait dini hassasiyetler üzerinden tartışmalara girmek abestir.
Şimdi yapılması gereken siyasi iktidarın tartışmaya açtığı taslağa yapıcı eleştiri ve katkılarda bulunmak, olması gerekenleri desteklemek, olmaması gerekenlerinde taslaktan çıkartılmasını sağlamaktır.
Baştan toptancı yaklaşımla karşı çıkmak bir fırsatında kaçmasına sebep olacaktır.
Bu yıl seçim yılı. Bu fırsat kaçmasın. Aksi takdirde vebali büyük olacak.
Şimdi baro yönetimlerinde tam ve doğrudan demokrasi zamanı.
Sağlıcakla…