Hamile ya da yeni doğum yapmış çalışan annelerle ilgili bazı önemli hususlardan bahsetmek, yasa ve yönetmelikle sahip oldukları hakları hatırlatmak bu haftaki yazımızın konusunu oluşturacaktır.
Hem çocuk sahibi olmak hem de kariyer yapmak kadınlarımızın en doğal hakkı olsa gerektir. Her ne kadar sınırlı ve yetersiz olsa da yasalarda yer alan, ancak çalışan kadınlar tarafından pek bilinmeyen hakların hatırlatılması ve bunların kullanımını teşvik etmek bu açıdan önem taşımaktadır.
İşverenlerin de bu yasal yükümlülüklerini bilmeleri ve çalışanlar için bu koşulları sağlaması, çalışma barışı için şarttır.
Kadınlarımız, çocuk sahibi olduklarında maalesef çalışma hayatından kopmak zorunda kalmaktadırlar. Çünkü doğum yapan çalışan anneler, çocuklarına bakacak birini bulamamakta, ücretsiz kreş hakları da olmadığından istemeseler de iş hayatından ayrılmaktadırlar.
İşte kanun koyucu, bu nedenle yasal birtakım düzenlemeler yapmış ve çalışan annelere bazı haklar sağlanmıştır. Çalışan annelere sağlanan hakların başında işverenlere yüklenmiş olan “emzirme odası ve kreş zorunluluğu” gelmektedir.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 30. maddesine dayanılarak çıkartılan ve 16 Ağustos 2013 tarihli resmi gazetede yayımlanan “ Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmeliğin” 13. maddesi ile belli sayıda kadın çalışanı olan işyerlerine emzirme odası ve kreş açma zorunluluğu getirilmiştir.
Bunun için işverene yaş ve medeni hal ayrımı olmaksızın en az 100 kadın çalışan olması halinde emzirme odası, yine 150 ve daha fazla kadın çalışan olması halindeyse 0-6 yaşındaki çocuklara yönelik kreş açma zorunluluğu getirilmiştir. Buradaki çalışan kadın sayısında işverenlerin belediye ve mücavir sınırlar içindeki kadın çalışanların toplam sayısı esas alınır. Yine annesi ölmüş ya da velayeti babada olan çocuklar varsa bu gibi durumda olan erkek çalışanlarda da bu sayıda dikkate alınır. İşveren bu durumda emzirme odası ve kreş açmak ve işçisine bu hakkı sunmak zorundadır. İşveren bunu yapmazsa işçi yönünden haklı fesih koşulları oluşur ve işçisine kıdem tazminatı ödemek durumunda kalır.
Burada şu hususu da belirtmek durumundayız. İşveren, yasa ve yönetmelikle kendisine yüklenmiş bu yükümlülüğü çalışanlara ücretsiz sağlamak zorundadır. Yukarıda bahsedilen yönetmeliğin 21. maddesine göre “Oda ve yurtların bina, kuruluş, döşeme, araç, gereç, taşıt, beslenme gibi giderlerinin tamamı işverenlerce” karşılanacağı ifade edilmiştir. Şu halde, çalışanlara sağlanacak kreş hakkının ücretsiz olacağı da açıktır. Bazı işverenlerin çalışanlarından bu hak karşılığı ücret talep ettiği zaman zaman dile getirilmektedir. İşveren, her ne ad adı altında olursa olsun çalışanlarından bu konuda kesinlikle ücret talep edemez.
Yine 4857 sayılı İş Kanunu’nda “Analık Halinde Çalışma ve Süt İzin Hakları “ düzenlenmiştir. Buna göre;
Kadın işçilerin doğumdan önce sekiz ve doğumdan sonra sekiz hafta olmak üzere toplam on altı haftalık süre için çalıştırılmamaları esastır. Ancak, sağlık durumu uygun olduğu takdirde, doktorun onayı ile kadın işçi isterse doğumdan önceki üç haftaya kadar işyerinde çalışabilir. Bu durumda, kadın işçinin çalıştığı süreler doğum sonrası sürelere eklenir.
Kadın işçinin erken doğum yapması halinde ise doğumdan önce kullanamadığı çalıştırılmayacak süreler, doğum sonrası sürelere eklenmek suretiyle kullandırılır.
Birinci fıkra uyarınca kullanılan doğum sonrası analık hâli izninin bitiminden itibaren çocuğunun bakımı ve yetiştirilmesi amacıyla ve çocuğun hayatta olması kaydıyla kadın işçi altmış gün, ikinci doğumda yüz yirmi gün, sonraki doğumlarda ise yüz seksen gün süreyle haftalık çalışma süresinin yarısı kadar ücretsiz izin verilir.
Hamilelik süresince kadın işçiye periyodik kontroller için ücretli izin verilir.
Hekim raporu ile gerekli görüldüğü takdirde, hamile kadın işçi sağlığına uygun daha hafif işlerde çalıştırılır. Bu halde işçinin ücretinde bir indirim yapılmaz.
Doğumdan sonraki bir yıl içinde anne işçi gece çalıştırılamaz.
Doğumdan sonraki bir yıl içinde anne işçiye fazla mesai yaptırılamaz.
İsteği halinde kadın işçiye, on altı haftalık sürenin tamamlanmasından sonra altı aya kadar ücretsiz izin verilir.
Kadın işçilere bir yaşından küçük çocuklarını emzirmeleri için günde toplam bir buçuk saat süt izni verilir. Bu sürenin hangi saatler arasında ve kaça bölünerek kullanılacağını işçi kendisi belirler. Bu süre günlük çalışma süresinden sayılır.
Medeni bir toplum, çalışma hayatında kadınlarına verdiği değerle de ölçülür. Türkiye bu konuda istenen seviyede değildir. Tüm bu olumsuzluklara rağmen yetersiz de olsa yasalarda yer alan hakların kullanımı önemlidir ve bu sürece olumlu katkı sağlayacaktır.
Sağlıcakla…
Kürşat Orhan Şimşek