Dün ölüm, bugün ise doğum yıl dönümü. İlginç bir adamdı zaten.
Bu yazı aynı zamanda, yaklaşık yirmi beş yıl önce okuduğum bir kitabın incelemesidir. Şu denilebilir: "Yirmi beş sene uzun bir zaman, aklınızda ne kaldı ki, uzun bir değerlendirme yazabileceksiniz?" Doğrudur, uzun bir zaman geçmiş lakin Çile, dolayısıyla Necip Fazıl şiirleri, sadece bir kitabın içinde kalan şeyler değil, pek çoğu bilinen hatta ezberimde yer eden şiirlerdir. Üstelik bu yazıda sadece Çile'yi değil eserin müellifini de anlatmaya çalışacağım.
Necip Fazıl şiirleri pek çok farklı mecrada karşıma çıkıyordu elbette. Ancak Çile'yi alıp okuduğumda henüz on dokuz-yirmi yaşlarımdaydım. Üniversite üçüncü sınıfta okuyordum. Bir arkadaşım anketörlük işi almıştı. Birkaç gün sürecek yorucu bir koşuşturma onu bekliyordu. Bir gıda markasının anketi için bakkal, büfe ve marketleri dolaşacaktı. Ben şehrin yerlisi olduğum için yardımımı rica etti. Böylece birlikte dolandık. Yorulduk. İş bitince biraz para aldı ve bir miktarını da bana verdi. Ben o parayla önce yemek yemiş ve sonrasında üç kitap almıştım. Necip Fazıl'ın Çile'si, Tarık Buğra'nın Küçük Ağa'sı ve hangisi olduğunu hatırlayamadığım bir kitap daha...
İşte o güne dek, bazı şiirlerini bildiğim ve bazı kitaplarını okuduğum Necip Fazıl'ın Çile'sini o zaman okudum. Ve çok beğendim? Bugün dahi çok beğenirim?
Necip Fazıl, benimo yıllarda yeni şekillenen siyasi dünyamda önemli bir figürdü. Yıllarca okumamakta direndiği Nazım'ın antiteziydi mesela. ( Bu arada Nazım da çok büyük bir şairdir. ) Necip Fazıl'ın, bir sürü eserini okudum. Aradan geçen yirmi beş yılda benim dünyaya bakışım değişti. Necip Fazıl'a da?
Artık onun pek çok politik fikrine mesafeli yaklaşıyorum, hele hiçbir kaynağı olmayan bazı tarih tezlerini ciddiye bile almıyorum.
Ama o zamanlar benim için çok iyi bir şairdi ve halen çok büyük bir şairdir. Sultanuş Şuara ise, el hak, öyledir?
Geçen bir kitap yorum sitesine bakıyordum da, bir sürü kişi Çile'ye 10 üzerinde 1 vermiş. Eminim kitabı okumadılar. Kitabı okumadan 1 vermeleri onların politik fanatizmini gösterir. Yok, eğer, "okudum ama yine de 1 verdim" diyen varsa, bu da onun şiir konusunda zır cahil olduğunu gösterir. Keza okumadan 10 veren de vardır muhtemelen, o da onların ideolojik bağımlılıklarına işarettir.
Necip Fazıl uzun ömründe çok fazla yazmış ve konuşmuş, konuşmaları da kitaplaştırılmış bir karakterdir. Birkaç yönü vardır. Şairliği onlardan biridir ve dediğim gibi Reis Bey, Bir Adam Yaratmak gibi apolitik tiyatro eserleri gibi, şairliği de üst düzeydir.
Bugün ezberimde olan bir sürü şiiri yahut mısrası var. Ancak ona bazı konularda kırgınım; mesela o bence şairliğini politikaya kurban etmiş, Türk okurlarını bir sürü şiirden mahrum bırakmıştır.
Örneğin yalnızca beş-altı tane aşk şiiri vardır. Beklenen, Veda? Bir kaç tane daha... Oysa ne kadar güzel şiirlerdir bunlar. Han Duvarları gibi şiirler yazabilecek nitelikte bir adamken, dava şiirleri vs vs yazmıştır.
Kitaba dönersek, Türkçe'nin büyüklüğünü anlamak için; güzel şiir okumak için müracaat edilmesi gereken baş eserlerden birisidir Necip Fazıl'ın Çile'si? Kaldırımlar muhteşemdir; Anneciğim hicranlı? Veda'daki ayrılık acısı bambaşkadır, yolu tam dönerken biz de arkamıza bakarız orada... Beklenen de öyledir. Zindandan Mehmet'e Mektup'ta biz de boynu bükük bir karanfil büyütür, idamlık Ali ile asılır, ilaç kokulu çaydan içeriz mesela? Canım İstanbul, İstanbul'a yazılmış en güzel şiirlerden biridir, belki de birincisidir. Bir gün akşam olup gidenlerin ardından dudaklarda şarkıları kalır belki de? Ve çok daha fazlası? Ama dediğim gibi maalesef olması gerekenden daha azı?
Ezcümle, adam şair, arkadaş!