Tarihi bir sezon yaşadığımız çok açık. Oysa, sezon başlarken Samsunspor'un transfer yasağı vardı. Açık konuşalım; "ligde nasıl kalacağız?" dedik. Ama bugün ligin üçüncü sırasındayız. Peki bu başarı nasıl geldi?
Bence bu başarının iki tane ana sebebi var. İki ana sebepten birisi dış etkenler, ikincisi ise iç etkenler. Dış sebepler dediğimiz şeyi biraz açayım. Malum, lig denilen olguda tek değilsiniz. Bireysel spor da değil. Yani kendi kendinize de yarışmıyorsunuz. Rakipleriniz var. Rakiplerinize baktığımızda şu an Süper Lig'in durumu pek iç açıcı değil. Yani Fenerbahçe, Galatasaray birkaç şekilde ilk ikideler.
Bu, bizim tarihimizin en iyi ikinci performansı. 1986-87'nin Tanju Çolaklı, Fatih Urazlı, Emin Karlı kadrosundan sonra en iyi ikinci performansı. Şu soruyu sorayım o zaman. Bu kadromuz, oyuncu kalitesi bakımından Samsunspor tarihinin en iyi ikinci kadrosu mu? Hayır. Mesela Menteşoğlu dönemini geçtim, Celil Sağır, Serkan Aykut, Ertuğrul Sağlam, Ercan Koloğlu, Tümer Metin, İlhan Mansız, Daniel Timofte, Ali Akdeniz, Alioum Buker, Cenk İşlerli kadrolar? Fakat o kadrolar ligde en iyi 5. 6. 7. falan olabiliyordu. Çünkü dış faktörler dediğimiz, ligin kendi kalitesi çok yüksekti. O yıllarda Üç İstanbullu ve Trabzonspor hep üstlere oynardı. Kocaelispor, Bursaspor, Gençlerbirliği, Gaziantepspor? Bir çırpıda saydığımız bir sürü güçlü takım vardı. O zamanın İstanbulspor'u falan da vardı. Orada araya girmek çok zordu. Fakat bu ligde, biraz kaliteyi artırdığınızda üçüncü sırada olabiliyorsunuz.
O zaman da iç faktörler devreye giriyor. İç faktörleri dört başlıkta toplayabiliriz.
1- Başkan Yüksel Bey'den kaynaklı finansal rahatlık. Bizim transfer cezamız var fakat dışarıdan bakanlar meseleyi bilmedikleri için sanki kulübün parası yokmuş gibi algılıyorlar. Halbuki öyle değildi. Bizim transfer yasağımız parasızlıktan değil yanlış fesihten kaynaklanmıştı.
Para her şey demek midir? Değildir ama çok şey demektir. Yüksel Yıldırım, "tamam, transfer yasağım var, transfer yapamıyorum ama bunun için ayarladığım bütçeyi topçulara prim olarak vereceğim" diyebildi. Profesyonel oyuncuların performansını artırmak için prim sistemini doğru uygulayarak ve artırarak kullandı. Dış sebeplere atıfta bulunursak, Türkiye'de pek çok kulüp batık durumda. Yasakları olmamasına rağmen transfer yapamadılar.
2- Teknik direktörümüz Thomas Reis. Bir kere çok iyi bir futbol insanı. O klasik hani Alman disiplini dediğimiz şey var zaten ama futbolla yatıp kalkan, düşünen, seven ve gördüğümüz kadarıyla Samsun şehriyle de uyum sağlayan bir adam. Hocamıza çok güveniyoruz. O kadar güveniyoruz ki bizim için sezonun en önemli maçlarından birisi olan Karadeniz derbisi öncesi "dört as oyuncuyu kadroyu almıyorum" dediğinde başkan da dahil bütün taraftarlar hocanın arkasında durdu.
3- Çok eskiden beri var olan ama ilk ikisi olmayınca bazen işe yaramayan bir şey: şehir ve taraftar desteği. Samsun'da çok dengeli bir baskı vardır. Yani Samsunspor'da futbol oynarsanız, taraftar varlığını her zaman hissettirir oyuncusuna. Bir baskı unsurudur. Fakat bunu bir şiddet unsuruna dönüştürüp, olumsuz baskıya çevirmez. Bu sezon oyuncular da tribünle çok iyi bir bağ kurdular. Taraftar çağırmadan tribüne gidebiliyorlar. Geldikleri takımın bir tribün kültürü olduğunu, deplasmanlar da dahil görebiliyorlar.
4- Oyuncu kadrosu. Thomas Reis bu sene başında çok iyi antrenman yaptırmış. Takımın fizik kondisyonu çok iyi durumda. Geçen sene geç toplanmıştı. Bir anda, kaotik bir ortamda kendini bulmuş ve o bütünlüğü sağlayamamışlardı. Ama şimdi bakıyorsunuz yabancılar bile bir aidiyet var. Taraftar Van Drongelen'e "Çarşambalı" diyor. Rick de kırk yıllık Samsunlu gibi davranıyor. Diğer oyuncular da öyle; uyumlular. Keza, Zeki Yavru faktörü mesela çok önemli. Kaptan Zeki Yavru, şehre geç gelmiş bir Emin Kar motifi gibi. Oyuncular özgüven sağlanması ile birlikte iyi performanslar sergiliyorlar?
Velhasıl, bu dört faktörü de iç faktör olarak nitelendirdiğimizde, hepsinin bir araya gelmesiyle birlikte iyi bir gidişat var. İnşallah sonu da Avrupa Kupaları olur.