Maç öncesinde şartların çok lehimize olduğunu, form durumu olarak da bizim iyi olduğumuzu, maçla ilgili net konuşabilmek için maçın kadrolarını, özellikle Trabzonspor'un kadrosunu görmemiz gerekiyor diye düşünüyordum. Uğurcan'ın yokluğuna stopersizlik de eklenince rakip savunma göbeğinin zayıf olduğunu ama hücum hattının her şeye rağmen yine de tehlikeli olduğunu görmüştük. Maça iyi başlayamadık. Başlangıç oyunumuzu oynayamadık. Fakat kötü oynarken golü bulduk.
Şimdi yazıda zaman atlayayım ve doğrudan maçın sonuna geleyim. Duygularda, melankoli diye bir şey vardır. Yani aşırı üzüntü ve aşırı sevinç hali. Ortasının olmaması. Maçın son anları duygusal gelgitlerle doluydu. Çünkü 1-0 öndeydik, oyunu tutuyorduk, "artık tamam, 1-0 bitecek" diye düşünüyorduk. Ama bir anda 2-1 geriye düştük. Büyük bir yıkımdı. Gelgelelim santrayla birlikte 2-2'yi bulduk.
Futbolda beraberlik ilginç bir şeydir. Mesela bazen berabere kalırsınız, mağlubiyet gibi bir beraberlik olur. Bazı beraberliklerde ise galibiyet gibi bir beraberlik olur. Bu, galibiyete yakındı.
Bir Karadeniz Derbisi yazısında taraftarlardan bahsetmemiz gerekiyor. Trabzonlular kendilerince sebeplerle tribünleri boş bırakmışlardı. Tribün grupları da zayıftı. Maçın tamamında tribün yapan, sesi çıkan taraf bizdik. 2 binden fazla Samsunsporlu, hemen hepsi kırmızı giyerek oradaydı.
Ben bu maçta cefakar renktaşlarımın arasında değildim ama hepsiyle ve takımımızla gurur duyuyorum. Biz hiç bir zaman skor ya da sportif başarı taraftarı olmadık.
Tabii bizim aldığımız puanı anlamlı kılan şey Rize'nin Beşiktaş'ı deplasmanda mağlup etmesi oldu. Son maça 3. sırada giriyoruz. Buradan Başkanımız Yüksel Bey'e sesleneyim. Kayseri maçının biletleri ucuz tutulmalı. Ligi 3. bitirmekle 4. bitirmek arasında çok fazla fark var. Bu nedenle son maçı adeta bir şampiyonluk maçı gibi oynamalıyız. Tribünler tamamen dolsun. Çok güzel giden bir senenin jübilesini de çok iyi bir şekilde yapalım; taçlandıralım.
Velhasıl yine unutulmaz, arşive girecek bir derbi oldu ve bize buruk bir sevinç bıraktı.