Dün 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü imiş, ben de akşam öğrendim. Hani yaşlılar haftası vardı da günü de varmış.
“65 yaş üstü”Covit-19'la beraber literatüre giren kavramlardan biri. Ben yaşlılık sınırının 75’e yükseldiğini zannediyordum meğer Dünya Sağlık Örgütü yaşlılık sınırını hâlâ 65 olarak kabul ediyormuş.
Otuz Beş Yaş şiirini hepiniz bilirsiniz. Şair Cahit Sıtkı Tarancı'ya göre yolun sonu 70’tir. Ölümün ne zaman gelişeceği belli olmasa da yaşlılık sınırının hâlâ 65 olması kabul edilebilir değil. Çünkü ülkemizde memuriyette zorunlu emeklilik yaşı 65. Hatta gelişmiş ülkelerin çoğunda 65 yaşından önce emekli olunamıyor. Bunları düşününce “mezarda emeklilik” itirazında bulunanlar haklı gibi görünüyor.
Bu haftanın fotoğrafını iki yıl önce köyümüz Himmetoğlu (Sinop, Erfelek)’nda çekmiştim. Feride teyze -Ramazan Bayramında herkes bayram yaparken – tek ineğini beslemek için ot taşıyordu. O, emekliliği falan olmadığı için gücü yettiğince çalışmak zorundaydı. Tıpkı yaşamak için çalışmak zorunda olan binlerce belki yüz binlerce yaşlı gibi.
Bunun yanında kendini yaşlı hissetmeyip ileri yaşına rağmen işinin, hobilerinin peşinde olanlar da yok değil.
Kaç yaşında olduğun değil kendini kaç yaşında hissettiğin önemlidir, derler. Bazıları seksenli yaşlara gelmesine rağmen kendini genç hissederken bazıları da kırklı, ellili yaşlarda kendini yaşlı hissediyor. Kendini yaşlı hisseden herkesin “Dünya Yaşlılar Günü” kutlu olsun.