Yıllarca Nurullah ATAÇ'ın “Bakmak ve Görmek” makalesini Türkçe dersinde okuma parçası olarak işledik. Belki binlerce öğrencim ile bu yazıyı irdeledik, didik didik ettik. Bilmem hatırlayan var mıdır?
Ataç'a göre görmek istem dışı; bakmak ise bilinçli yapılan, belli bir amaç-neden ve nasıl ile bütünleşen bir eylemdir. İstediğimizi görebilmek için de bakmayı bilmek gerekir.
Kuş Cennetinde fotoğraf çekmeye gittiğimizde ziyaretçiler genelde makinelerimizdeki fotoğrafları merak ederlerdi. Özellikle kafeteryada dinlenirken fotoğraflara bakmak isterlerdi. Çünkü kendilerinin hemen hemen hiç kuş görmediklerini söylerler, makinedeki fotoğrafları görünce pek inanasıları gelmez; “Bu fotoğrafları gerçekten burada mı çektiniz?” sorusunu mutlaka hepsinden duyardık. Onlar sadece karşılarına çıkanı görürler, biz ise görmek için bulabileceğimiz yerlere bakar, görünce de fotoğrafını çekerdik.
Milliyet Gazetesinin bugünkü Milliyet Pazar ekinde yer alan sığırcık kuşu fotoğrafını Doğupark'ta çekmiştim. Çevremizde böylesine güzel çok şeyler var. Görmek için bakmak gerekir elbette. Bakmak için de bilgi ve birikim gerekir. Çevremizde olan bitenleri, değişimleri, yenilikleri, farklılıkları ancak bakarak görebiliriz. Görebildiğimiz zaman biz de değişir, yaşamımızı yeniden şekillendirir ve zenginleştiririz.
