Cihan Pehlivanı Yaşar Doğu, Türk milletinin gururudur ama biz Samsunlular için apayrı bir övünç kaynağıdır. Vakti zamanında adının Spor salonlarına, bazı mahalle, sokak ve yüksek okullara verilmesi bu hafızanın taze tutulmasına da sebep olmuştur.
Yaşar Doğu’nun ataları 93 Harbi’nde Kafkasya’dan hicret ediyorlar. Dindar bir ailenin ferdidir. O, doğmadan önce Balkan Harbi için giden babası Osman Çavuş, köye geri döndüğünde oğlu henüz 5-6 aylıktır. Yani 1913 Kavak, Karlı Köyü doğumludur. Babası bu sefer de Dünya Savaşı için çağırılır. Muhtemelen Sarıkamış Cephesi’nde şehit düşer ve geri dönemez. Küçük Yaşar, bir şehit çocuğudur ki, yıllar sonra tabiri caizse hem atalarının hem de babasının öcünü Prag’daki final maçında şımarık bir Rus güreşçiden çok acı bir biçimde alacaktır. Çok sevdiği anası ile birlikte Karlı’dan Emirli’ye, baba evine giderler ve orada ilk hocası da olacak olan dedesinin himayesinde büyür.
"Herkes güreşçi olur ama herkes pehlivan olamaz" düsturu vardır. Bu anlamda güçlü olmak, iyi güreş tutmak yeterli değildir. Nitekim yıllarca hile yapan, çayırda ya da minderde pislik yapan güreşçilerle de karşılaşır. Ancak o, mükemmel bir sporcu olduğu kadar babacan bir insandır da. Temiz ahlak, iman, edep, haya, centilmenlik, mertlik, yiğitlik… Hepsi bu genç adamın üstünde mümeyyiz olmuştur. Ömrünün sonuna kadar da bu üstün vasıflarını koruyup, taşıyacaktır. Bütün maçlarına iki rekat nafile namaz kılıp çıkar ve Türk milletinin yüzünü güldürmek için dua eder.
Eğer Yaşar Doğu’nun hayatı bir senaryo olsa idi senarist bazı şeyleri yazmaya cesaret edemez, abartılı bulunacağından korkabilirdi. Ancak biliyoruz ki, bütün o müsabakalar, o maç öncesi yaşanan talihsizlikler, bazı kötü adamlar, fedakârlıklar, diyaloglar… Hepsi gerçektir.
İşte tam da bu nedenle Batılıların Rocky misali uyduruk kahramanlar ürettiği bir dünyada bizim her şeyiyle gerçek kahramanlarımız var. Evet, sırtının yere gelmemesi de dahil pek çok konuda Yaşar Doğu adeta bir mitoloji kahramanı gibidir. Mesela aynı anda hem serbestte hem de grekoromende şampiyon olmaktadır. Yine mesela Dünya güreş tarihinde eşi olmayan bir durum; Celal Atik, Gazanfer Bilge ve Yaşar Doğu, aynı anda üç minderde şampiyonluk mücadelesine çıkarlar. Bir yandan rakipleriyle güreşirken bir yandan da dostlarının maçını seyrederler! Art arda üçü de rakiplerini tuş ederek dünya şampiyonu olurlar. Şimdi bunu bir film sahnesi yapsanız eleştirmenler sizi yerden yere vurur. Ama bu gerçektir işte…
Genç Yaşar, Kavak köylerinde güreşlere gitmek için genelde sabah namazını kılıp evden çıkar. 4-5 saat yol gittiğinde güreşler başlamış olur. Kendisi yayan gittiği için yorgundur. Bu nedenle önce rakibinin altına yatar. 10-15 dakika dinlenir. Sonra da kalkıp, rakibini yener. Bu onun dinlenme taktiğidir.
Boyu 1.68’dir. Irak’taki bir turnuvada Fransız bir doktor kendisinin muayene etmek ister. Doktora göre, onun bu fiziki şartlarda ağır sıklette şampiyon olmayı bırakın, güreşmesi bile imkânsızdır. Tetkik eder ve ‘buna tıbben imkân yok’ teşhisi koyar. Bizim Yaşar pehlivan ise sadece tebessüm eder. Çünkü o İran, Mısır, Irak ve Pakistan’ın devasa pehlivanları da dahil rakibi genelde tuşla yenen bir efsanedir.
Yaşar Doğu, fakirlik içinde büyümüş, idman yapmayı kireç ocağında ya da tarlada çalışmak olarak bilmiş biridir. Öyle ballı sütler, vitaminler falan yoktur. Çok iri yapılı da değildir. Ama onda halk arasında ‘acı kuvvet’ denilen Allah vergisi bir güç vardır.
Talihsiz bir insandır çünkü hem minder güreşine geç başlamış hem de gençlik yılları II. Dünya Savaşına denk gelmiştir. Bu nedenle iki tane Olimpiyat ve biri sürü uluslar arası turnuva yapılamamıştır. Türk güreşinin efsanevi organizasyonu olan 1948 Londra Olimpiyatları’nda şampiyon olduğunda 35 yaşındadır. Gençlik yıllarında kaçan turnuvalar da olsa muazzam bir altın tablosu olurdu.
Ankara’da askerliğini yaparken bir arkadaşının ısrarı üzerine minder güreşine başlayan Doğu, bütün kariyeri boyunca sadece 1 defa, onda da sayıyla mağlup olmuştur. İlk uluslararası turnuvası olan 1939 Avrupa Şampiyonası finalinde mağlup olan Doğu, Avrupa ikincisi olduktan sonraki bütün maçlarını kazanmış ve Avrupa, Olimpiyat ve Dünya şampiyonlukları elde etmiştir. Öyle ki, rakipleri için ona yenilmek bile büyük bir başarı ve gurur kaynağı olmuştur.
Milli Takımda çıktığı 47 maçın 46'sını kazanan Yaşar Doğu, bunların 33'ünde tuş yapmış, 11 maçını ittifakla, 1'ini abondone ile 1’ini de ekseriyetle kazanmıştır. Galibiyetle sonuçlanan 46 güreşi toplamda 690 dakika sürmesi gerekirken yaptığı tuşlarla bu süreyi 372 dakika 26 saniyeye indirmişti.
Aktif güreşi bıraktıktan sonra Milli Takım antrenörü olan ve Türk güreşine çok sayıda yeni şampiyon yetiştiren Yaşar Doğu, maalesef 48 yaş gibi çok genç bir yaşta kalp krizine yenilmiştir. Türk milletine yaşattığı gururlar nedeniyle Cebeci Askeri Şehitliği’ne defnedilen tek sivildir.
Elbette sadece ülkemizin değil Samsun’unun da gururudur…