1989 yılı bitip, 1990’a girildiğinde Samsun’da da bıçak gibi kesilen bir süreçten söz edemeyiz. Bu nedenle seksenli yıllardan devreden pek çok şey olduğu gibi, biten ve yerine başkaları gelen şeyler de vardı.
Doksanlara girdiğimizde dünya değişiyordu. Çift kutuplu dünyada Sosyalist Blok çökmüş ve Karadeniz havzası da bundan hayli etkilenmişti. Doksanların başlarında Samsun’da Rus Pazarı oluşmaya başlamıştı. Savaş madalyalarından dürbünlere, radyolardan mini televizyonlara kadar pek çok SSCB ürünü, bu pazarda satışa çıkmıştı. Şimdiki yerinde değil, Atatürk Kültür Merkezi'nin arkasından başlayıp, Büyük Oteli de arkasına alacak şekilde uzanan bir pazar alanı vardı. Zamanla, her ne kadar Rus dense de ekseriyeti Gürcü, Azerbaycan Türkleri, Ermeni, Kafkas halkları gibi toplumlardan gelen kişilerin yerlerini yerli esnaflar almaya başladı ve doksanlı yıllar Samsun halkı için 'Yabancılar Pazarı' yılları oldu.
Doksanların, beraberinde getirdiği şeylerden birisi de halı saha alışkanlığı oldu. Artık boş arsalar ve mahalle maçlarının yerini halı sahalar almıştı. Eski fuar alanında ve şehrin muhtelif yerlerinde halı sahalar açıldı. Futbola meyyal olan Samsunlu erkekler sevmişlerdi halı sahaları…
Spor denince, Gençlik Spor Müdürlüğü’nün Yaz Spor Okullarını da atlamamak lazım. Pek çok Samsunlu öğrenci oralarda çeşitli branşlarda spor eğitimi almıştır. Tabii, efsanevi Yaşar Doğu Spor Salonu da artık yaşlansa da Samsun’un salon sporu yükünü çeken mekân oluyordu.
Samsunspor’da ise doksanlı yıllar, o zamanlar genç bir iş adamı olan İsmail Uyanık’ın başkanı olduğu, Ertuğrul Sağlam, Serkan Aykut, Celil Sağır, Daniel Timofte, Tümer Metin, İlhan Mansız gibi yıldızların top koşturduğu güzel yıllar olarak zihinlere kazınmıştı. Balkan Kupası şampiyonluğu ve UEFA İnter Toto Kupası macerası da önemli anılardı. Bu arada Samsunspor Süper Lig’de başarıyla mücadele ederken, Çarşambaspor, Bafraspor, Termespor, Vezirköprüspor, Çarşamba Beldespor ve bir mahalle takımı olmasına rağmen Kadıköyspor gibi takımlar da profesyonel liglerde mücadele ediyorlardı.
Doksanların başları özel radyoların kurulduğu ve revaçta olduğu yıllardı. Samsun’da da 19 Mayıs FM, Sam FM gibi radyolar ile Başak TV, Klas TV, Kanal L gibi TV kanalları ve bölgenin en büyük gazetesi olan Halk Gazetesi gibi gazeteler kurulmuş, faaliyete geçmişlerdi. Türkiye’deki iletişim yenilikleri Samsun’a da doğrudan yansıyordu. Seksenli yıllardan devreden video kültürü devam ederken, video kaset kiralayan yerler epeyce vardı. Tabii evinde bilgisayarı olmayanlar için atari salonları da vardı. Okulu asan öğrenciler genelde oralarda takılırlardı. Bir Amiga bilgisayara sahip olmak pek çoğunun en büyük hayaliydi.
Samsun pidesi, pazar sabahları sofralardaki yerini almaya devam ederken, özellikle Çiftlik Caddesi’nde dürüm ve döner salonları açılmaya başladı. Bilhassa dürüm kendine has bir kitle oluşturdu. Tabii sadece yerel lezzetler değil, Türkiye’de yaygınlaşmaya başlayan hamburger ve pizza da Samsun’a geldi. Ama öyle Mc Donalds’la falan değil. Elbette Mr. Funny ile… Samsun’un yerel bir markası olarak Mr. Funny, Çiftlik’te pek ciks bir mekândı. Orada bir şeyler yemek büyük bir törene dönüşebilirdi ve arkadaşlar arasında hava atmak için kullanılabilirdi. Samsunluların lahmacun diye bildikleri şey, Atatürk Parkı’nın karşısında yer alan Halil Usta lahmacunlarıydı. Ancak doksanların ortalarında Diyarbakır ve Urfa lahmacuncuları şehirde açılınca, daha önce yediğimiz şeyin lahmacun sayılamayacağını da anlamış olmuştuk!
Doksanların sonlarına doğru yeni sinema salonları açıldı. Daha önce emsallerini Ankara, İstanbul gibi şehirlerde gördüğümüz bu çok salonlu sinema salonları, bir üniversite şehri olan Samsun’da, haliyle tuttu ve sevildi.
19 Mayıs şehri Samsun’da, 19 Mayıs’lar doksanlı yıllarda iki türlü kutlanırdı. İlki gündüz, protokolün ve liseli gençlerin stattaki gösterilerinin olduğu kutlamalar. İkincisi ise 19 Mayıs haftası, birkaç gün süren ve Cumhuriyet Meydanı’nda halk konserleri olan eğlenceler. Sevilen sanatçılar bu organizasyonlara gelir ve konserler verirlerdi.
Cep telefonları ve uydu antenleri doksanların sonlarına doğru yaygınlaştı. Hatta epey bir sonlarında. Tabii, o zamanın cep telefonları ile şimdininkileri kıyaslamak pek mümkün değil.
Yaz ayları için Matasyon eski cazibesini kaybetmeye başlamıştı çünkü orası 1994 yılı itibariyle artık bir ilçe idi ve adı Atakum’du. Keza, Samsun da Büyükşehir Belediyesi olmuştu. Deniz, yazlık ve piknik için daha batıya gidilmeye başlandı. Kurupelit’ten itibaren yazlıklar vardı. Bu arada bugünkü Atakent’ten içeri girince, TV İstasyonu Sapağından itibaren Alanlı Köyü ve yukarılarda piknik alanları olurdu.
Dereköy tarafındaki PTT, Sağlık, Milli Eğitim Kampı, Kurupelit’teki Kızılay Gençlik Kampı gibi yerler doksanların sonlarına kadar varlıklarını sürdürdüler. İhtişamlı düğünler Büyük Otel’de yapılırken, eski Fuar Alanı düğün salonlarıyla dolmaya başlamıştı.
Çiftlik ve Mecidiye’nin alışveriş merkezi olması; Çiftlik’te dondurma yemek, pazar pidesi, Atatürk Heykeli’nin orada fotoğraf çektirmek gibi ritüeller seksenli yıllardan miras kalmış ve devam etmişti. Otogar da öyle… Doksanlarda, bir de Bafra Garajı’nda söz edilebilirdi. İlçelere ve yakın illere otobüsler oradan kalkardı.
Seksenlerin sonunda da dediğimiz gibi, bütün o yılları bir tek yazıya sığdırabilmek mümkün değil. Genel hatlarıyla akıllara gelenlerse bunlardan ibaret…