Ahmet Abi'yi anlatmak için yapılabilecek en güzel şey "yazmak" olmalı. Ben de öyle yapacağım.
Bugün, uzun süredir bir araya gelemediğim dostlarımdan birisi olan gazeteci-yazar Fatih Vural ile buluştuk. Zamanın su gibi aktığı, bitmesini istemediğimiz bir buluşma oldu. Fatih'le bir dönem Sporvizyon ekinde yazılar yazdık. Benim yazı maceramın ilk durağı olan Sporvizyon yılları halen daha özlemle andığım dönemlerdi. İletişim Yayınları'ndan çıkan Samsunspor kitabıma da bir röportajıyla katkı verenlerden birisi Fatih'ti. Kitaplardan konuştuk; geçmişten ve gelecekten? Sohbetimizin bir kısmında ve üstelik sonlarında ise Ahmet Çakır Abi'den söz açıldı. Onunla ve ne kadar kaliteli bir insan ve spor yazarı olduğuyla ilgili bir şeyler konuştuk. Sonra Üsküdar iskelesinde vedalaştık. O vapura binecekken ben metroya indim. Birkaç saat boyunca sosyal medyamıza girmemiştik. Metroda telefonuma bakınca o kara haberi gördüm. Az önce hakkında konuştuğumuz, güzel yad ettiğimiz Ahmet Abi'nin vefat ettiğini öğrendim. Bir bıçak gelip canımı yaktı adeta?
Ahmet Abi'yi son olarak 2023'te İstanbul'da düzenlediğimiz 20 Ocak ve Samsunspor panelinde misafir etmiştik. Atilla Gökçe abi ile birlikte, bizi kırmamışlar ve konuşmacı olarak geceye gelmişlerdi. Biliyorum ki, pek çok Samsunsporlunun kalbini fethetmişlerdi. O günlerde Ahmet Abi'nin bir hastalıkla ilgili tedavi sürecinde olduğunu duymuştuk. Ara ara mesajlaştık.
Ama durun, önce en başa sarayım?
Ahmet Abi, Radikal'deki yazılarıyla dikkatimi çekmişti. Farklı bir spor yazarıydı. Şayet futbol olmasa bile var olabilecek bir yazardı; bir edebiyatçıydı. Sonra Sporvizyon ekinde de. Ben, tecrübesiz ve gencecik bir futbol sever olarak ona bir mail attım ve futbol yazıları yazdığımı söyledim. Yazıları görmek istedi. Sonra adeta bana bir öğretmen oldu ve beni cesaretlendirdi. Ardından benim spor yazarlığım (oradan da yazarlığa ) geçişim başladı. İlk öykü kitabım Bir Gün'ü de objektif bir şekilde okumuş ve yorumlamıştı.
Ahmet Abi gazeteciliğe muhabirlikle başlamıştı. Hürriyet Gazetesi'nin Galatasaray muhabiriydi. Sonra köşe yazarlığına geçti. Bir basın emekçisiydi. İyi ve kaliteli bir insan olmasının yanında tam bir kitap müptelasıydı. Hem okuma anlamında böyleydi hem de üretme. Bildiğim kadarıyla yayımlanmış on beş kadar spor kitabı var. Bunlardan Taçlı Kral Metin Oktay, Yüzyılın Aslanı, Ben Dememiş Miydim?, Olimpiyat Kitabı, O Bir İmparator kitaplarını okudum. Titiz ve çalışkan bir spor tarihçisi idi. Galatasaraylıydı; camiasında saygın bir yeri vardı. Ama bir Samsunspor dostuydu da. Üstte bahsettiğim Samsunspor panelindeki konuşmasının bir kısmı ayakta alkışlanmıştı. 2009'daki Samsunspor kitabı gecemize katılma nezaketini de göstermişti.
Sports TV'de spor kitaplarıyla ilgili bir program yapıyordu. 2015'te Milli Takım, 2020'de ( Yusuf Demircioğlu ile ) 19 Mayıs Stadı ve 2021'de Samsunspor Tarihi kitapları vesilesiyle bu programlara katılmıştım. Hatta İstanbul Samsunsporlular Derneği başkanı Ali İhsan kardeşimle birlikte 20 Ocak 2021'de katıldığımız programa rahmetli Emin Abi de telefonla bağlanmıştı.
Ahmet Abi, öğretici bir adamdı. İyi bir yazar olduğu gibi iyi bir hatipti de. Türkçe konusunda çok hassastı. "Gelgelelim ve açıkçası" gibi iki kelimeyi yerinde kullanmayı ondan öğrendim. Ayrıca "hiçbir işe yaramayacağını biliyorum ama" diye başlayıp "lig uzun bir maratondur" ya da "mağlubiyet aldık" gibi ifadelerin yanlış olduğunu yazardı. Ondan öğrendiğim için ben hiçbir zaman "lig uzun bir maratondur" demedim ve yazmadım. Maratonun mesafesi bellidir; uzun ya da kısa maraton olmaz. O yüzden lig uzun bir yarıştır.
Sevgili Ahmet Abi? Belki bu hayat dediğimiz şey de uzun bir yarıştı. Sen o koşuyu hakkını vererek, düzgün yaşayarak, işini iyi yaparak ve doğru yaşayarak tamamladın bence. Dahası, iz bıraktın. Kitapların seni hep yaşatacak. Mekanın cennet olsun.
Gelgelelim, Aytmatov'un dediği gibi: İnsan her şeyi anlatamaz. Zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez.