Hamza Küçük

Büyüklük ve Aidiyet

Hamza Küçük

Samsunspor ve Trabzonspor taraftarları arasında olan çekişme malum. Takımlar arasında rekabet ve çekişme olması gerekir ve bunun da fair play çerçevesinde olması. Hakarete, şiddete, saldırıya varmadan yapılan her türlü etkileşim kaliteyi arttırır. Geçen sene Trabzon deplasmanında bize on beş dakika boyunca tiz ses dinletmişlerdi. Ve maç bitiminde bizi rahatsız edebilmek için "ara beni" çalmışlardı, biz de o şarkıyı sloganlaştırdık. Şimdi bizi her golden sonra arıyorlar.

Samsunspor 7 kere küme düşmesi ile eleştiriliyor. Yiğit düştüğü yerden kalkar, Samsunspor da sekiz kere lige çıktı. Bizi küme düşmemiz üzerinden eleştirenler, kendileri küme düşse kılçıksız amatöre kadar giderler. Benzer şekilde küme düşen takımların ne kadar büyük camia da olsalar oldukları durum ortada. Büyüklük budur, düştüğü yerden kalkmaktır.

Maç öncesi Noel Tatilinden geç dönen oyuncular sıkıntısı vardı. Zaten dar kadro ile çalışan takım için eksik kadro ile maça çıkmak da cabası olabilirdi. Bir de Drongelen'in cezalı olması. Maçtan önce Bennasser stopere çekilir diyenler de vardı, Yunus Emre veya Bedirhan oynar diyenler de. Takım içinde çok fazla rotasyon yapmak sorun olabilir. Özellikle aynı maçta birden fazla rotasyon daha büyük sorun olabilirdi.

Herkes Yunus Emre'yi eleştiriyor ama geçen sene iki maçta da farklı rotasyonlarda oynadığını görmezden geliyor. Bu maç Yunus Emre için önemli bir maç olacaktı. Sosyal medyada bir arkadaşa cevap olarak; "Yunus da form düşüklüğü geçen seneden kalma. Uzun zaman forma giymeden, Alanya maçında sağ bek, başka bir maçta da ön libero oynatıldı. Oynayan oyuncuda rotasyon olur, ama oynamayan oyuncu da sırıtır. Yunus Emre kırılma noktasında, ya kıracak ya kırılacak" yazmıştım. Hatta Yunus maça tutuk başlayınca önümde maç izleyenler salladı, dedim az bekleyin, bu çocuğa güvenin. Maçın başında tutuk olması normal ama maça ısınınca gerekli hamleleri yaptı. Yunus, Mustafa Haluk, Bedirhan, Muhammet Ali bu çocuklar Samsun'un öz çocuğu, bu maçlarda oynamaları gerektiğini bilirler. Forma verilirse de gerekeni yaparlar, yaptılar da. Yunus 55 numarasının hakkını verdi.

Maç öncesi yine sosyal medyada, sol bekte Soner Gönülle başlayabileceğini yazdım. Emre Kılınç ve Bola hücumda iyiler fakat defansta Bola çok açık veriyor. Son maçlarda yediğimiz gollerde de Bola'nın pozisyon hataları vardı. Soner'in defansını kullanıp, Emre ile ilerde pozisyon ararız diye düşünmüş olacak ki, hocanın taktik tuttu.

Böylesine önemli bir maç öncesi, takımda eksik de varken dört oyuncuyu kadroya almamak önemli bir mesajdı. Hocayı ve arkasında duran Yüksel Başkanı takdir etmek lazım.

Zeki Yavru çok özel bir karakter. Süper Lige çıkmamızda, Ligde kalmamızda çok büyük emeği var. Maçtan sonra seremonide forma sözü verdiği Mustafa'yı tribünde araması büyüklüğünün göstergesi. Forma başka çocuğa gitti ama olsun. Samsunsporlu çocuklar kazandı.

İkinci golden sonra Yunus Emre'nin Zeki'ye koşması ve sarılması, maçtan sonra Zeki'nin bizim çocuklara üçlü çektirtmesi büyüklüğün ve aidiyetin göstergesi.

 

***

John Lennon'un efsane sözü; "Hayat; siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir". Benzer bir söz de "Tanrıyı güldürmek istiyorsan ona planlarından bahset" sözüdür. Tanırının gülüp gülmediğini bilmiyorum ama başımıza biz planlar yaparken bir şeyler geldiği kesin.

Trabzon maçı için ailecek plan yapmıştık. Ablamla eniştem kırmızı Samsunspor montu alıp maça geleceklerdi, eniştemiz de yüz kilonun altına düştüğünde ben de ona forma alacaktım.

Aidiyetten bahsediyoruz ya. Bu şehirde yaşayıp, bu şehrin ekmeğini yemekten ve bu şehre sahip çıkmaktan.

Eniştemiz Abdurrahman Ateş Tatvan doğumlu, Kürt bir ailenin çocuğu, çocuk yaşta Samsun'a yerleşiyorlar. 1996 yılında Ondokuz Mayıs Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Bölümünden mezun olup Samsun'da göreve başlıyor. Sayısız öğrenci ve sporcu yetiştiriyor. O Abdurrahman Ateş koyu bir Samsunspor taraftarıydı. Uzunca bir süredir Ablamla ikisinin Batı Alt Tribün kombinesi vardı. Her sezon formasını alır, maçların hepsine de gelirdi. Doğmasa da büyüdüğü, ekmeğini yediği şehre aidiyet hissediyordu. Sahip çıkıyordu. İkinci lige düştüğümüz maçta da tribündeydi, Şampiyon olduğumuz sezonda da.

Bilge Kağan'ın "Zamanı Tanrı yasar, insanoğlu ölmek için yaratılmış" sözündeki gibi oldu.

29 Aralık Pazar günü işler istediğimiz gibi gitmedi. Öğretmen Abdurrahman Ateş'i geçirdiği kalp krizi sonucu, 53 yaşında sonsuzluğa uğurladık.

Maçta bir kişi eksiktik ama sanırım Cennette bir kişi fazla olacağız.

Aziz ruhun şad olsun Abdurrahman Ateş.