Hilal Genç

BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ

Hilal Genç

 

 Merhaba değerli köşe okurlarım. Bir süredir birbirimizden habersiziz. O kadar çok olay ve haber çıkıyor ki; tüm dünyadan biraz habersiz, olaysız kalayım dedim kendi adıma. 

Her güne, bugün acaba dünyada ne oldu?  Ülkemde yine ne saçmalıklar olacak, tefe nereye düştü, tüfe nereye çıktı, dolar nereye koşuyor, altın kimlerin elinde kaldı, bizi kıskanan ülkelerin sayısı kaç oldu , kürsüden hangi masallar anlatıldı ve bugün bize ne ceza kesildi diye başlamak?.

Güneşimize gölge olanlardan sıkıldım, sıkıldık sanki biraz. Sizler ne düşünüyorsunuz bilmiyorum tabii  bu  benim yorumum. Çok da şey yapmamak da lazım aman birileri kızıverir bizi de kapatır. 

Bu aralar herkeste aman boş ver sendecilik, herkes hayattan bıkmış, umudunu kesmiş, inandığı şeyleri sorgular hatta hiçbir şeye inanmaz olmuş. Görmezden geliyoruz sanki artık çoğu şeyleri. Çünkü bizi görmezden geliyorlar, ya da durdukları yerden bizi göremiyorlar. Aradaki mesafe biraz fazla açıldı sanki. Arada bir birileri parmak sallıyor, sesler yükseliyor falan ama ne sallanan parmağa, ne söylenenlere kimsenin artık kulak kabarttığı falan yok.

Kendi derdine düşmüş herkes. Aslanın midesindeki ekmeği arıyor ama aslan bile aç artık ekmeği direk öğütmüş. İnsanların elinde bir umudu, hayalleri, yarına inançları vardı onları da acımasızca yok etmeye çalışıyorlar. Her gün bir mecrada biri bağırıyor Dünyanın sonu geliyor, açlık bizi bekliyor, robotlar, ay pardon yapay zeka bizi ele geçirecek, savaşa hazır olun.

Ya arkadaş bi salın bizi. Kendimize bırakın bu felaket tellallığıyla uyutmayı bırakın. Biz bitik denilen yerden Cumhuriyet kurmuş, açlığı terbiye etmiş, cihana kafa tutmuşuz. Yapay zeka akıllı ol aklını alırız. Diyeceğim şu ki; sevgili dostlar, Dünya nereye gidiyor diyorlar ya haberiniz olsun Dünya'nın bir yere gittiği yok. O hepimizi gömüyor. Tadını çıkarın yaşamanın, öyle herkese her şeye çok büyük anlamlar yüklemeyin. O çok büyük hırsları olanlar, doymak bilmeyenler, olduğu yeri kendinin,  baki sananlar, gemileri var diye okyanusu kendinin sananlar, ortada var olan bir kazık var ya onu dünyaya çaktığını sananlar uğruna canlar aldığınız o toprak var ya üzerinize serilecek bir gün.

 Yaktığınız, yok ettiğiniz, yerine betonlar diktiğiniz ağaçlar üzerinizde kök salacak. O yeşerirken siz yok olacaksınız. Ha bu arada sizi duyar gibiyim sen kalıcısın herhalde diye?

 Dedim ya yolcuyuz hepimiz. Yol çok kalabalık iyilere denk geliyoruz, kötülere denk geliyoruz, yoruluyoruz bazen, pes ediyoruz, isyan ediyoruz ama en kötü günde bile yaşamak denen olguya tutunuyoruz. Kötülere kötülüklere rağmen.

Yahu Hilal Hanım ne anlatıyorsun sen özetle derseniz?

Bir varmış bir yokmuş; Dünya var olmuş kavimler gelmiş göçmüş, dinozorlar yaşamış ölmüş, nice nesiller tükenmiş,  çağlar, devirler bitmiş, ülkeler kurulmuş, yıkılmış, sınırlar çizilmiş, bozulmuş yeryüzünde ne varsa yok olmuş, anlayacağınız herkes ve her şey kimseye kalmamış yani Dünya .

Ama Dünya hep var olmuş yeniden yeniden.  Çiçeğiyle, böceğiyle, mavisiyle, yeşiliyle, iyisiyle kötüsüyle. Güneş hep doğmuş, yıldızlar hep parlamış her şeye rağmen.