Yılmaz Vural'ın maçın son saniyelerinde viral olan sahnesidir: "Hoca maçı bitir, hoca". Biz de transfer sezonunda öyleydik. Bitsin diye bekledik.
Büyük beklentilerle girdiğimiz transfer sezonunu acabalarla kapattık. Eğer bu dönemin böyle geçeceğini bilinseydi, yasak kalkmasın diye talepte bulunabilirdik. Transfer işi herkesin dengesini bozdu. Gisdol bile bitsin artık diye serzenişte bulundu.
Kabul edelim, şirketleşme sürecinde transfer süreçlerini yönetemedik. Bunda en önemli etken; beklentinin yüksek olmasıydı. İlk sene 1. Lige, sonrasında da Süper Lige çıkacaktık. Hedefe ulaşmak için transfer şarttı.
Normal devam eden süreçlerde takımın iskelet kadrosu olur, her sene üstüne takviye yapılır. Kayyum ve küme düşme süreçlerinde maalesef iskelet kadro kalmadı. Yeni kadro kurmak da kolay iş değil. Takımın başında da İsmail Uyanık başkan vardı. Uyanık'ın en büyük handikapı uzun süredir futboldan uzak kalmasıydı, belki futboldan uzak kalmamıştı ama takımın olduğu 2. Lig gerçekten değişik bir ligdi. Üzerinde çalışılması gereken bir ligdi. O zaman da transferler yapıldı. Genellikle lejyoner olarak tanımlanacak oyuncular geldi. Yüksel Yıldırım da kendini paralı başkan olarak tanımlayınca normalde 2 isteyenler 10 ile kapıyı açtı. İkinci sezonun ortasında Uyanık Başkanın ayrılmasıyla takımda Erkanat dönemi başladı. Peşine Covid süreci ve Erkanat'ın vefatı geldi. Biz iki alt ligde de birer sene beklemek zorunda kaldık.
Yüksel Yıldırım baskın bir karakter, karşısındaki kişiler yetkili ve donanımlı ise sorun çıkmaz. İsmail Uyanık Başkan ile olan sorunların temelinde de bence bu vardı. Uyanık da baskın ve işi bilen bir karakter. İlk sene başarısızlık gelince, peşine gelen sezonda da işler istenildiği gibi gitmeyince Uyanık ayrıldı. İsmail Uyanık gibi bir yöneticiye en çok lazım olan zaman tam da şu zamandı. Mevzuyu Uyanık-Yıldırım kavgasına getirmek için yazmıyorum. Durum tespiti için yazıyorum. Hakkımızın yendiği, maç saatlerinin alakasız saatlere konması, formsuz hakemlerin maçlara atanması bunlara gerektiği cevabın verilmesi lazım. Emre, Taylan, Onur'a GS maçı sonrası eleştiriler varken, bu oyunculara sahip çıkmak gerekir. Beyin ve kalpleri arasında kaldı sözü maalesef bizim ülkemizde farklı yerlere çekilir. Çekiliyor da.
Bizim iki alt ligde de iki sene bkelemememizin sebebi maalesef yanlış transferler. Aklıma ilk gelen Tolcay Arslan. Bu oyuncuyu kim getirdi, kim önerdi, bu menajer kimse selamı sabahı kesmek lazım. Novikovas ve Melunovic transferlerinde maddeleri kim yazdı, kimse okumadı mı? Olan bizim yasak yememizle oldu.
Süreç sonunda sıralamanın az üstündeyiz. Ne yazık ki bu ligde 3 maç kazanan alt sıradan 10.luk yarışına giriyor. Üç maç kaybeden de küme düşme hattına geriliyor. Transfer sezonu öncesi, ligde kalırız, çünkü rakipler de kötü diye düşünüyorduk. Şimdi rakipler transfer yaptı ve yaptıkları transferler de tutmuş gözüküyor. Arayı iki transferle kapattık, umalım da transferler tutsun. Şimdiye kadar yaptığımız hiçbir ara transferin ilk haftadan 11'e girdiğini, direk sonuca etki ettiğini görmedik. Bu sefer şeytanın bacağını kırmak lazım. Aksi halde bizim bacağımız kırılacak.
Bu hafta Antalya, peşine Antep deplasmanı, sonrasında Rize geliyor. Antalya Sergenle form yakaladı, olası beraberlikte Antep deplasmanı 6 puanlık değil 16 puanlık maç olur. Antep'in zemininin kötü olması da maalesef bize İstanbulspor deplasman dejavusu yaşatır. Önümüzdeki 3 haftada beklenmedik kayıplar bizi düşme hattıyla yüz yüze bırakabilir. O yüzden takıma tribünde destek zamanı.
Transfer döneminin istenildiği gibi gitmemesinin sebebi, yasak varken gideceğiz diye (büyük ihtimalle fiyat arttırmak için) tutturan futbolcuların daha sonra gitmek istememesi. Son saatlerde Fofana'nın gittiği söylendi, gitmediği için çok fazla laf söyleyenler de oldu. Fofana bizim Süper Lige çıkmamızda en önemli oyunculardan. Maç ne zaman kötü gitse ve kulübede Fofi varsa taraftara umut verir. Maça girer, topu alır umutlanırsın. Başka öyle oyuncumuz da yok. Her şeyi yapalım ama vefasızlık yapmayalım. Fofiye gitmedi diye serzenişte bulunmak doğru değil. Serzeniş olacaksa; Melunovic, Novikovas, Nanu, Ba, Gaul'u getirenlere yapılmalı. Eleştirelim, eleştiri bir dayanışma biçimidir. Her şeyi kaybedelim, vefayı, saygıyı kaybetmeyelim.