Futbol için bahsedilen en klasik söz: "Futbol basit oyundur, zor olan basit oynamaktır". Basit oyun sözünden bahsedilen basit goller yemek değil elbette.
Maç sonu Abdullah Avcı'nın açıklamalarını izledim, bizi iyi analiz etmiş, tedbirini almış. Biz acaba rakibi ne kadar analiz edebildik? Gisdol'ün maç analiz yönünün zayıf olduğu aşikar. Maç öncesi arkadaşlarla konuşurken; takımın üçlü defansla 2 yan bekle oynayabileceği üzerine konuşmuştuk. Rakip kanatları iyi kullanan bir takım, aynı Alanyaspor gibi. Merkezde Drongelen, Alim, Satka, yanlarda Soner ve Mustafa. Rakibi bu blok karşılayabilirdi. Boşta kalan stoperle artı bir yapabilirdik. Boşta kalan stoper arkadan gelen ikinci 8'i karşılardı. Bu şekilde oynayabileceğimizi düşündüren durum ise Soner Gönül gibi bir sol bekimiz olmasıydı. İyi insan olabilir, hırslı olabilir, iyi taç atabilir, iyi bir arkadaş olabilir ama iyi bir sol bek değil maalesef. Soner'e gösterilen sabır Ense Albak'a gösterilmeli.
Takımda saha içinde kombinesi olan futbolcular da var sanki. Biri Soner bir diğeri Emre Kılınç. Soner'i ikinci yarı oyundan aldığı Alanya maçından sonra ilk on bir başlatmıştı. Emre Kılınç ise sürekli oyunda. Aksadığını Gisdol Hoca göremiyor sanırım.
Takım olarak yaptığımız en olağan iş; kaleciye geri oynamak. Bunu oyunu kurmak için değil, topu uzaklaştırmak için yapıyoruz. Dediğim gibi rakip bize çalışmış, Alim Okan'a geri pası oynarken o kadar rahat oynadı ki, Visca da o rahatlıkta oynanacağını bildiğinden direk kaleciye baskıya gitti. Okan pozisyonu iyi çıkardı, bu maç için Okan'a ayrı bir alan açmak lazım, kalede iyiydi. Kornerden yediğimiz golden sonra Mustafa'ya biraz serzenişte bulundu. Sanırım olay, korner öncesi Mustafa önündeki topu dışarı atarak sahadaki ikinci topu dışarı attı. Bundan dolayı rakip oyuna hemen başladı, biz defansı kuramadan pozisyon verdik. Kafayı vurdurduk. Gerçi ilk yediğimiz golde de defans hattını öyle bir yere kurduk ki, basit gol yememize sebep oldu. Bu arada sahada en diri duranlardan biri de Mustafa'ydı. Umarız her hafta üstüne ekleyerek devam eder.
Mustafa'nın pozisyonu bize; bizim futbolcularımızın oyunun hilelerini değil, iyi oyunu öğrendiklerini gösterir. Bu maç bu hata bize puan kaybettirir ama iyi oyun, iyi futbolcu bize geleceğimizi kazandırır. Akademiyi bu açıdan kutlamak lazım. Gerçekten iyi "sporcular" yetiştiriyor. Fakat bugün iş ilan sayfası Linkedinde Samsunspor'un akademik direktörü ilanı vardı. Benzer bir ilanı yıllar önce Fenerbahçe Comolli döneminde vermişti. Akademinin oldukça iyi işler çıkarttığı bir dönemde, direktörlüğünde Savaş Serdar gibi Galatasaray, Utrecth, Altınordu tecrübesi olan biri varken böyle bir ilan bana saçma geldi. Kaldı ki Savaş hocanın bu alanda yüksek lisansı da var, düzgün devam eden bir sistem varken böyle bir ilan pişmiş aşa su katmak olur.
Hakem taktir haklarından hiçbirini Samsunspor lehine kullanmadı, ilk yediğimiz gol öncesi Bennasser'in yaptığı pozisyona hiçbir gelişmiş ligde faul çalınmaz. Bizde çalınır ama bizim lehimize değil.
Bu yeni statlar da bir ilginç. Dünkü stat da öyle. Deplasman takımlarının olduğu tribündeki ses sitemi direk tribüne bakıyor. Oflu müteahhit işi gibi. Maç başlayınca ise yaklaşık 15 dakika boyunca rakip takıma kulakları rahatsız eden ses dinletildi. Federasyon yetkilisi sesi duydu mu bilmiyoruz ama ikinci defa ses açılınca tribünden haklı olarak dj hakkında sesler yükseldi. Şimdi rakip taraftarı rahatsız etmek için sesi açan takıma ceza verilmez, bu durumu protesto eden Samsunspor taraftarına ceza verilirse ne yapmayız, tabi ki şaşırmayız.