Hamza Küçük

Samsun ve Samsunspor

Hamza Küçük

Samsun'da pazar günlerinin olmazsa olmazı kıymalı pidedir. Hangi mahallede olduğunuzun bir önemi yok.

Herhangi bir fırının önünden veya ara sokaklardan geçerken o koku size günlerden Pazar olduğunu hatırlatır.

Bir de iki hafta da bir Samsunspor'un maçları. Çiftlik Caddesi'nden 56'lara oradan da Yeni stada doğru yol kıvrılır. Yeni nesil pek bilmez; Samsun'da iki stat vardı. Bağkur'daki şu an atletizm stadı olan stat eski, Cezaevinin oradaki şimdi Millet Bahçesi olan yerdeki stat ise Yeni Stat. Yan sahaların zımpara gibi olduğu zamanlarda, Toptepede sezon başı koşu antrenmanı yapan amatör futbolcuların uzaklardan bakıp orada olmanın hayalini kurduğu Yeni Stat.

Şimdi hafta sonları maç izlemek için giderken çile çektiğimiz stada bir isim bulamadık. Aynı çektiğimiz çileye ad koyamadığımız gibi.

Eskiden maça giderken yol boyunca kıymalı pide kokuları eşlik ederdi, şimdi ise sanayiden yükselen kükürt kokuları eşlik ediyor. Futbolun endüstrileştiğinin en büyük kanıtı da bu olsa gerek. Belki ondandır; Passolig'in olmadığı zamanlarda stat önünde bekleyen çocuklar artık "abi bizi de maça sokar mısın?" diye sormuyorlar.

Biz bu endüstriyel futbola karşı mahalle futbolu tarafındayız. Çocukken top oynarken dizlerimiz yaradan kabuk bağlar, o kabuğu gece yatarken koparırsın ya, işte orada bir sızı vardır. Adını koyamadığın, kendini de o kabuğu soymaktan alamadığın mana vardır. İşte madde ve mananın savaşında biz tam da mananın yanındayız. Şehrimizin tarafında.

Dönem başında öğrenciler; "Hocam cevap kağıdına Samsunspor yazıp kalp yapana fazladan 10 puan veriyormuşsunuz" doğru mu diye soruyorlar. Ben de haliyle, "nereden çıkardınız, kim söyledi bu yalan şeyleri" diye kızıp; "10 puan değil fazladan 55 puan veriyorum" diyorum.

Şakası bir yana bizde Samsun-Samsunspor deyince akan sular durur. Bizler gibi Samsun-Samsunspor aşığı, Samsunspor'un zor zamanlarında yöneticilik yapmış, yazar dostum Mehmet YILMAZ "Hocam arada sen de güzel şeyler yazıyormuşsun, burada yazar mısın" diye davet etti. Davete icabet ettik.

Cumhuriyet'in 100. Yılında hak ettiğimiz lige geri geldik, şimdi lige tutunma,

100 yıl önce kazandığımız gibi bugün de kazanma zamanı?

Herkese esenlikler, selamlar. Arada sırada buralardayım.