Samsunsonhaber'in ve köşemin değerli okurları, bu hafta sizlerle yine kendi gözlemlerim üzerinden bir konuya değinip biraz eleştireceğim.
Ama şunu da merak etmiyor değilim. İçinizde " Ne oldu bu kadına? çiçek, böcek, sevgiden bahsederken, nostaljik takılırken kim kızdırdı?" diyenleriniz var mı acaba :)
Eğer varsa söyleyeyim, her duygu bizim için?
Hayatın güzellikleri kadar çirkin taraflarını, doğruları gibi yanlışlarını da birlikte paylaşacağız.
Ama biz hep sevgiden, güzelliklerden, iyilikten yana olacağız.
Sizlerle saygıdan yoksun yetiştirdiğimiz, sadece aile fertlerine gösterdiği saygının yeterli olduğunu düşündüğümüz çocuklarımız, gençlerimiz hakkında konuşalım mı biraz?
Ama işin ilginç tarafı da biz yetiştirip biz şikayet ediyoruz çok saygısız bu nesil diye?
Baban odaya girdi" bir doğrul evladım" dediğimiz, "büyüklerinin yanında bacak bacak üstüne atma ayıp" dediğimiz "karşında büyüğün var üstüne başına bir çeki düzen ver" dediğimiz çocuklarımız, gençlerimiz?
"Evladım ben senin annenim, babanım benimle düzgün konuş, sesini yükseltme, biraz saygılı ol, üslubuna dikkat et ama çok ayıp" diye azarladığımız çocuklarımız.
"Bunlara mı karşısın?" derseniz kesinlikle hayır.
Büyüğüne biraz özen göstermek, saygılı olmak, onun tecrübesine, yaşına hürmet etmek çok güzel bir şey bence de.
Bunları küçük yaşlardan itibaren sıklıkla söyleriz değil mi? çocuklarımıza. Şimdi bir de evde bu tonda yükselen bir ebeveynin şu davranışlarını irdeleyelim mi?
Tramvay ve otobüste çocuğuyla oturmuş, çocuğu da özellikle cam tarafına koymuş "o da çok yorgun okuldan çıktı" diyen, "o da ücretini ödedi oturmak hakkı" diyen, "sen kafanı bana daya biraz uyu" diyen yetişkin ebeveynler, yer isteyen bir büyüğüne çocuktan önce cevap verenler?
Toplum içerisinde uygunsuz davranış sergilediğinde ne bileyim argo konuştuğunda taşkınlık yaptığında, ortamda bulunan bir büyüğü tarafından uygun bir dille de olsa uyarıldığında, "sana mı kaldı benim çocuğumun terbiyesi?" diye olaya dahil olanlar?
Evde kardeşinin saçını çekse "o senin kardeşin" deyip eğitirken, "dışarıda sakın kendini ezdirme, sana vurana sen de vur, altta kalma." diye tembihleyenler. ..
Saygı, sevgi sadece kendi semtimize mi? Kibarlık, nezaket sadece evdeki misafire mi?
Acaba ne kadar öğretiyoruz çocuklarımıza; tanımasa da yolda gördüğü yaşlı birine yardım etmesini, Apartmanda karşılaştığı bir büyüğüne selam vermesini, girdiği bir ortamda çalışana tebessüm edip kolay gelsin diyebilmesini. Büyüğüne olduğu kadar küçüğüne ve kendi arkadaşlarına da saygılı, nezaketli olması gerektiğini. Belki bazılarınız artık insanların güvenilir olmadığını, herkese, her şeye şüpheyle yaklaştıklarını söyleyebilirler.
Haksız da sayılmazlar belki. Bu da ayrı bir yazı konusu olabilir.
Ama ben son cümlemi Zülfü Livaneli'den bir mısrayla bitirmek istiyorum.
"Dünyayı güzellik kurtaracak. Bir insanı sevmekle başlayacak her şey"
Sevgiyle kalın.