Önce kadın oturdu banka, gözleri çok uzaklara daldı
Nasıl da hızlı geçmişti zaman
Ömrünün belki de yarısından fazlasını bu bankta yalnız tüketmişti.
Hep oturduğu banktan bakınca, her zaman seyrettiği ufka, yıllar içinde kendinde değişen ne çok şey olduğunu düşünüp,
hiç değişmeyen manzarayı tebessümle seyretti.
Bir zaman sonra geldi adam.
"Yine çok mu geç kaldım" dedi
Kadın sustu bir süre, gözlerini hiç ayırmadı uzaklardan
"Evet çok geç kaldın bu yüreğe, bu ömre çok geç kaldın" diyemedi
"Hoş geldin" dedi
"Hoş geldin de, seni beklediğimi kim söyledi"
Adam şaşırdı önce yanlış bankta mıyım diye etrafına baktı
Sonra gözlerini uzaklardan hiç ayırmayan kadının yüzüne.
Her şey aynıydı oysa değişen hiçbir şey yoktu.
Ama yanılmıştı adam;
Ardına bakmadan O bankta yalnız bırakıp gittiği kadın değildi, bugün o aynı bankta oturan yalnız kadın.
Yıllar tüketmişti umudunu, hevesini,
ve adamın kendinden emin, bitmez sandığı sevgisini.
Sonra O da sustu.
Yıllar sonra aynı bankta beraber,
ama birbirlerinden çok uzakta
Seyre daldılar, aynı ufka
ama ayrı hayatlarda?
Bazen hiç bitmez sandığımız sevgiler biter, acısı değil ama anısı kalır.
Bir sorum var bu hafta sizlere
İçinizde, geçmişe dönüp baktığında terk edilmeyen yada ardımda ne bıraktım diye bakmadan çekip giden, terk eden var mı hiç. İyi düşünün ve samimi bir cevap verin kendinize.
Geride kalanın pişmanlıkları, acıları farklıdır keşkeleri farklı, zamanla tükenir umutları, ya gem vurur sevgisine ya bitirir duygularını. Ama gidenin pişmanlığı geri döndüğü noktada başlar. Acıları, umutları çekip gittiği kapının önüne tekrar geldiğinde başlar ve keşkeleri en çok da keşkeleri o zaman başlar.
Kalanın haklılığı, gidenin haksızlığı ya da tam tersi. Mesele olan bu değil, hangisi daha çok yürek ister
O kapıyı tekrar açmak mı ?
O kapıya tekrar gidebilmek mi?
Ve hangisi daha zor ;
bitirdim dediğin duygularınla mı, yoksa bitişine sebep olduğun bir insanla yüzleşmek mi?