Dünya edebiyatının intikam üzerine yazılmış en önemli eseri hiç kuşkusuz Alexandre Dumas imzalı Monte Kristo Kontu'dur. İntikam, yıllandıkça anlamlı, değerli ve lezzetlidir. Bir iftira ile düğün gecesi tutuklanan kahraman Edmond Dantés intikam için 14'ü hapishanede olmak üzere tam 24 yıl bekler. Fakat kahraman, intikam hedefine ulaşacağına dair kaderci inanca sahiptir ve ilahi bir takdirin ceza uygulayıcısı olarak nihayetinde hedefine ulaşır. Dantés hikâyenin sonunda sevdiklerine bıraktığı mektupta şöyle der: "Yalnızca, en büyük ümitsizliği tadan bir kimsenin, en büyük saadeti hissetmeye gücü yeter. Bekle ve ümit et."
Samsunspor tarihinde iki maç var ki unutmam mümkün değil. 2005-06 sezonu 33. hafta Malatya deplasmanı ve 2011-12 sezonu 34. hafta evimizde Sivas'a yenilerek düştüğümüz hazin maçlar.
Hepsi dün gibi aklımda. 2006'da liseyi yeni bitirmiş, üniversite sınavına hazırlanan, tuttuğu takımın süper lig dışında oynadığını hiç görmemiş bir delikanlıya hayatının baharında hakemlerin yaşattığı bu acı unutulur mu? Ne stadımızı düğün yeri gibi süslediğimiz Kayseri maçında hakem Kuddusi Müftüoğlu'nun kıyımını ne de Serkan Aykut'un isyanını unutabilirim. Hele Malatya deplasmanında hakem Selçuk Dereli'nin Mehmet Polat'a verdiği kırmızı kartı ve Malatya hocası Ümit Kayıhan'ın Kaptan Kenan'ın temasıyla sırf oyuncumuz kırmızı yesin diye saha kenarında kendisini yere atmasını unutmak ne mümkün. Son haftaya gerek kalmadan takım toplamda 6. kez bense ilk kez süper ligden düşmüştük. İş yerimizde herkesin ortasında o yaşta ağlayacak değildim. Depo bu iş için daha sakin ve daha sessizdi. Depoların böylesi işlevleri de vardır, ne sandınız!
Tam beş yıl alt ligde ölüm kalım mücadelesi verecektik.
2005-06'dan beş yıl sonra 2010-11 sezonunda yeniden süper lige yükseldiğimizde artık üniversiteden yeni mezun olmuş çiçeği burnunda bir edebiyatçıydım. Samsunspor'un süper lige çıkışını içlerinde benden başka Samsunlu olmayan birçok üniversiteli arkadaşımla birlikte kutlamıştık. Onların da pek tabii hakkıydı bu. Çünkü 4 yıldır bu takımın hem maçlarına gitmiş hem cep telefonlarından yardım SMS'leri çekmiş hem de takımın 11'lerini benim kadar ezberlemişlerdi. Şimdi mutlulukta bizim kadar pay sahibiydiler.
Ne var ki Samsunspor bu ülkenin spor yöneticileri tarafından hiç sevilmedi. Ne zaman başını kaldırsa demir bir örsle başı ezildi. Ne zaman ayağa kalkmaya çalışsa dizlerine darbeler aldı ve yerlere serildi. Süper lige çıkmamız yine birilerini rahatsız etti. Hem de spor bakanı Samsunlu olduğu halde. Başta Hüseyin Göçek olmak üzere defterimizi çoktan dürmüştü hakemler. Ve kazansak ligde kalacağımız evimizdeki son Sivas maçına verilen hakem sezon içinde çok defa puanlarımızı gasp eden Hüseyin Göcek olmuştu. Yine de 'Cesaret Armamızda Saklı'ydı. Herkes bulunduğu konuma bakmadan döküldü yollara. Ben on saatlik uzaklıktan gelmiştim, niceleri kim bilir kaç saatlik mesafeden.
Olmadı, hakemi ve sistemi yenemedik. Avrupa bahanesiyle hakem desteğini de arkasına alan Sivas bizi evimizde yendi. Ne Emin Kaptan'ın acısına saygı duydular attıkları gollerden sonra ne taraftarın kahroluşuna. Sinsice gülücük attı hocaları Rıza. Taklalar attılar gollerden sonra hoyratça. Derin tesirler dilsizdi ve biz sessizliğe gömülmüştük. Çıkan tek ses ağlayan taraftarların hıçkırık sesleriydi. Çocuklar ve bayanlar daha hisliydi ve daha çok yaralanmışlardı.
Düştük ve bize alt liglerde çok eziyet ettiler. Dünya tarihinde ilke girdik bize karşı yapılan adaletsizlikte. Yükselme finalini seyircisiz oynadık mesela. Ertesi sene yükselme finalini penaltılarla kaybettik. Sonra 3. Lige yolladılar bizi, tarihimizde ilk kez. Kulübümüzün kapısına kilit vurdular, kayyum atadılar Atatürklü armaya. Her Samsunsporlunun hafızasında kalıcı yer edindi nice yıkımlar.
Sonra Anka Kuşu'nun kanat seslerini duyduk ötelerden. Kahramanlar belirdi ufuktan. "Adımız değişmeyecek, hele armamız hiç." dedi bir babayiğit. Yükselttikçe yükseltti şanlı armayı.
Şimdi biz süper ligdeyiz. Fakat düşmemize vesile olanlardan çıkışımızı engelleyen ve ahımızı alanlara kadar hiç kimse hiçbir takım iflah olmadı. Kimileri şu anda tarihin çöplüğünde eşiniyor kimileri emin adımlarla oraya doğru ilerliyor kimileri de sadece bir hafta sonra kaderin son rolünü oynamak için Samsun'a gelecek.
Sivas, sen sadece bizim Avrupa'ya gitmek bahanesiyle yenmek zorunda olduğumuz rakip değil, 13 yıl önce gözyaşı döktürdüklerinin ahlarında kaybolacak bir TFF 1. LİG takımısın.
En büyük ümitsizliği tadan bizler, en büyük saadeti hissedecek güce sahibiz. Bekledik ve ümit ettik. 18 Mayıs akşamı kaderin cilvesine şahitlik edeceğiz. Hepsi bu!