En son, yine böyle bir milli ara dönüşü oynadığımız ve mağlup olduğumuz Konya maçında bu kadar kötüydük. Rakibin daha iyi olduğu Alanya maçında 1 puanı kurtarabildik. (Şans bizden yanaydı.) Kaleci Okan'ın kurtarışları ve Zeki'nin çizgiden çıkardığı toplar etkili oldu bu bir puanda. Reis sahadaki kötü oyuna kadronun yetersizliği yüzünden mi müdahale edemedi yoksa Alanya mı dersine çok iyi çalışmıştı, kestiremedim. Belki de her ikisi.
Maçtan sonra yorum yapmak kolay. Zor olan maç oynanmaya devam ederken çözüm yolları geliştirebilmek. Bennasser'in kart cezalısı olduğu maçta Holse gibi takım için bir oyuncudan daha fazlası olan bir figürün eksikliği Reis'in aksiyon almasını engellemiş olabilir ama yine de yapılması gereken hamleler vardı.
Benaser ve Holse'nin yokluğunda tüm orta saha etkinliğimiz değişti. Evet Ntcham sahadaydı fakat alışkın olduğumuz ve harikalar yarattığı 8 numara mevkiinde değil 6 numarada oynuyordu. Asıl mevkileri 8 numara olan Tait ve Soner de 11'de başlayınca üç 8 numara ile merkeze yerleştik. 3 yumuşak ve topsuz oyunu beceremeyen orta saha oyuncusu ile hem hücum varyasyonlarını gerçekleştiremedik hem de merkezi rakibe kaptırmış olduk.
Reis'in bu kadro sınırlılığında başladığı 11'i ve sistem haline getirdiği topa sahip olan ve set hücumu deneyen oyun planını eleştiremeyiz fakat yağmurlu havanın olumsuz etkisiyle fiziksel olarak rakibin dirençli oyununa cevap veremeyen oyuncuları değiştirmesini bekleyebiliriz kendisinden. İlk 45 dakika skoru biz bulsak da topa hâkim olan ve bunu da devam ettireceğini anladığımız bir rakip vardı sahada.
Tam da bu noktada Reis'ten yapmasını beklediğim iki hamle vardı ve bunu da devre arası sosyal medya hesabımdan paylaştım. Yağmurla zorlaşan zemin ve hava şartlarından ayrıca mevkii dışında oynamasından dolayı üretkenlik gösteremeyen Soner Aydoğdu'yu oyundan alarak daha önce o pozisyonda oynamış Emre'yi 10 numaraya yerleştirip boşalan sağ kanada da Shindler'i alabilirdi hoca. Bu merkezdeki fiziksel direncimizi yükseltirken topla temasımızı artırır hem de sağ çizgiyi iki bekle savunmamızı sağlardı. Beklediğim ikinci hamle ise Tait'le Ntcham'ın mevki değişikliğiydi. Tait 8 numarada futbol aklı ve teknik kapasitesi ile ayakta kaldı ama her maç Ntcham'dan görmeye alışkın olduğumuz pas dağıtımı ve Marıus, Dimata ve Emre'ye derin pas akışını beceremedi.
Oyuncular üzerinde yapılacak bu iki değişikliğin yanında skoru korumak için topu rakibe bırakıp set hücumundan vazgeçerek takımın Gisdol döneminden aşina olduğu geçiş oyununu deneyebilirdik. Rakip topla oynamaktan haz alırken ani presle rakibi hataya zorlayabilir ya da uzun toplarla kontra deneyebilirdik. Maçı locadan izleyen Gisdol'ün Samsun'a gelirken kendi sistemiyle yenebileceğimiz bir rakibi yanında getirdiğini bilemezdik. Fakat Reis'in hafta boyu çalıştığı sistemden vazgeçerek "ya tutarsa" mantığıyla bu türlü değişiklikler yapmamasını da anlayabiliyorum. Öte yandan taraftar her zaman zor şartlarda hocaların şapkadan tavşan çıkarması ve değişiklikler yapmasını bekler.
Maalesef Reis oyuna müdahale etmedi ve ikinci yarıda sahada olmamasını beklediğim Soner'in ayağındaki topu rakibe vermesi, Bola'nın mevkii dışında gezintiye çıkması ve Satka'nın da rakibi rahatsız etmemesi sebebiyle golü yedik. Tam da burada süper ligin temaslı oyununa ayak uydurmakta zorlanan Satka'ya Bedirhan'ın muazzam bir alternatif olacağı geldi aklıma. Tıpı bir zamanlar Yunus Emre'nin akıllara geldiği gibi.
Rakiplerin kaybettiği hafta kazanabilsek sıralamamız ve motivasyonumuz açısından harika olacaktı. Ama bu kötü oyun ve alınan bir puan futbolun içinde olan şeyler. Bizim takımımıza ve hocamıza olan inancımız sonsuz. Şansımız şu ki kaybedilen iki puanı telafi edeceğimiz bir maç var cumartesi günü sahamızda. Bodrum maçını kayıpsız geçip hafta içi salı günü yine evimizde kupa maçında dost Yeni Orduspor'la oynayacağız. 3. Lig 3. Grupta 2. sırada bulunan Orduspor'un kupadaki bir önceki tur maçını izlemiş ve 1. Lig takımı Şanlıurfa'ya karşı muazzam futbolla galip geldiklerine şahit olmuştum. Art arda Samsun'da oynanacak 3 maçla futbola doyacağız belli ki.
Yazımı bitirmeden önce değinmek istediğim bir konu daha var. Stada erken girip takımın maç önü ısınmasını izlemekten keyif alıyorum. Vezirköprü'den gelip gittiğim için bu her zaman mümkün olmasa da bu maçta maç önü ısınmasına yetiştim ve oyuncuları dikkatle izledim. Hatta maç başlamadan gözlemlerimi de X hesabımdan paylaştım. Dikkatimi çeken isimDimata oldu.Dimata'da muazzam bir değişim var. Yaydan çekilen şutlarda topu bir sol bir sağ ayağına alarak gol vuruşu dediğimiz hem ayak üstü hem ayak içi ile çalışmalar yapıyor. İsabet yüzdesi ve gol oranı da yüksek. Maçta topu soluna çekerek rakibini çalımlayıp attığı gol bana maç önü ısınmasındaki ısrarla sol ayakla çektiği şutları hatırlattı. 2. hafta oynanan Gaziantep maçından başlayarak her hafta üstüne koyan kupa maçında bile durmadan koşanDimata'daki bu değişimin durup dururken olmadığı ve ona bir elin değdiği çok açık. İkili mücadelelerde fizik gücünü kullanamayan ve cüssesine rağmen yerlere serilenDimata'dan kendi kalemizdeki golü engelleyip ardından hücuma çıkarak gol atanDimata'ya kimin eli değmişse ellerine sağlık diyor aynı şeyin Marıus'un başına da gelmesini canı gönülden diliyorum.