Muhammet Nacak

KAOSTAN ZAFERE

Muhammet Nacak

 

Samsunspor camiası olarak zor bir haftayı geride bıraktık. Son dört haftaya kadar iki kez üst üste maç kaybetmeyen takımımız tam dört haftadır kaybediyordu. Bu kayıplar sıralamada aylardır sürdürdüğümüz 3.lüğü riske sokmuş hatta rakibimiz Beşiktaş'a maç eksiğiyle bir günlüğüne 3.lük koltuğunu bile kaptırmıştı.

Samsunspor taraftarı olarak, kaybedilen maçlardan çok takımın yenilgilere reaksiyon göstermemesineydi itirazımız. Oyuncuların, elimizden kaçırmakta olduğumuz Avrupa hedefine sahada isyan etmemesi, yönetimin bu tepkisizliğe sessiz kalması ve takımın kötü gidişinin nedenleri sorgulanırken ortada dolaşan prim krizi muhabbeti Avrupa hayalleri kuran biz taraftarları hayli üzmüştü.

Kötü gidişin sonlanması için kalan maçlarda taraftar gruplarının birleşmesi ve grupların takıma moral vermesi için tesis ziyareti gibi beklentilerimiz oldu.

Artık iyice umutsuzluğa kapılmışken Şehzadeler ve Ünisam taraftar grubu takıma moral vermek için tesis ziyaretinde bulundu. Ünisam eski başkanı tarafından yapılan ve neredeyse tamamı çok anlamlı ve etkileyici olan bu konuşmanın bir yerinde geçen sayın başkana ait olan "akıl-kalp çelişmesini" hatırlatan cümle üzerinden camiada fırtınalar koptu, toz dumana karıştı ve ulusal basında gündem oldu.

Taraftarlar ikiye bölündü. Konuşmayı haklı bulanlar da vardı moral için gidilen yerde moralleri bozduğunu düşünenler de. Fikirler havada uçuştu, atışmalar yaşandı ve sosyal medyadaki sessizlik ve sakinlik dağılarak ölü toprağını üzerimizden attık. Fakat toprağın kalkmasıyla cenaze ortaya çıktı.

Perşembe günü yaşanan bu hadisenin üzerinden iki gün geçmişken maç günü kulübün konuşmayı yapan kişiyi "münferit" ilan etmesi, başkanın ağzından çıkmış olmasına rağmen söz konusu ifadeyi "fevri" olarak nitelemesiyle hem bu iki gruba söz hakkı doğmuş oldu hem de maç günü ortalık yeniden alevlendi.

Tüm bu yaşananlar sürerken derinleşen kaosun etkisiyle maça dair ümitler azaldı, takımın sahada nasıl bir tepki vereceği merak edilmeye başlandı.

Bana göre konuşmak, yanlışları eleştirmek, doğruyu işaret etmek, fikirleri savaştırmak hiç de olumsuz bir durum değildir. Aksine hem taraftar hem takım üzerinde ateşleyici rolü olan, karar vericilerin aksiyon almasını hızlandıran, kan akışını hareketlendiren güzel gelişmelerdir. Korkulması gereken tepkisizlik, hissizlik, durağanlıktır. Bir şeyler kötü giderken susulmaz; itiraz edilir, isyan edilir, baş kaldırılır.

Sadece sporda değil her konuda durum böyle değil mi? Mehmet Akif'in en ayırt edici vasfı halkı uyandırmak için harekete geçmesidir. Şiirleri bunun en büyük göstergesidir. "Uyan" adlı şiirinde: "Ey koca şark, ey ebedi meskenet / Sende kımıldanmaya bir niyyet et." demesi boşuna değildir.

Kımıldanmaya ihtiyacımız vardı ve bu ziyaret bana göre bu kımıldanışın işaret fişeği oldu. Takıma karşı ne kadar ümitsiz olsam da bu tartışmalardan kaynaklı kaosun bizi ümitsizliğe sevk etmemesini, konuşmanın, tartışmanın ve fikirleri çarpıştırmanın aksiyon için olumlu olduğunu sosyal medyadan "Barika-i hakikat müsademe-i efkardan çıkar." özlü sözü eşliğinde ilettim. Fikirlerin açık ve net çarpışmasından hakikat güneşi doğacaktır demekti bu. Nihayet akşamında mücadele ederek, eski iştahımıza dönerek, arzu ettiğimiz mücadeleyi yansıtarak maçı kazanmayı bildik.

"Allah günleri (galibiyet ve hakimiyet) insanlar arasında (gayretlerine göre) döndürür durur." diyor kutsal kitabımız. Uzun zamandır yaşadığımız hezimet günlerinin artık takım ve taraftarlarımızın gayretleriyle galibiyet günlerine dönmesini istiyoruz. Kalan dört maçımızın üçü evimizde. Bu demek oluyor ki Avrupa'ya gidip gitmeyeceğimize biraz da taraftarımız karar verecek. Kritik viraj Eyüp maçı. Günü ve saati çok güzel olan bu maça taraftarımız akın etmeli ve maçı kazanarak Avrupa kapılarını ardına kadar aralamalıyız. Hoşça bakın zatınıza.