Mehmet Yılmaz

Galatasaray Deplasmanı, Samsunsporluluk ve Yüksel Yıldırım

Mehmet Yılmaz

 

Maç yazısını özellikle bir gün sonraya bıraktım. Çünkü dün deplasman tribününde yer alan binlerce Samsunsporlu'dan birisi de bendim ve maçın üzerinden biraz zaman geçmesini bekledim. Duygularımın normalleşmesi gerekiyordu. Hem de deplasman tribününün konumundan dolayı çok iyi göremediğimiz birtakım durumları seyretmek amacını taşıyordum. Tabii bir de maç sonrası açıklamaları, spor yorumcularının değerlendirmelerini ve hatta sosyal medyayı da görmek istedim. Alkışlar Thomas Reis'e gitti? Bu arada 10 Kasım günü her iki tribündeki pankartlar gayet güzeldi. Atatürk'ümüzü rahmet, saygı ve özlemle andık bir kez daha.

Dünkü karşılaşma öncesinde bizim üç tane temel amacımız vardı. Bunlardan ilki iyi bir deplasman tribünü yapmaktı -ki bunu fazlasıyla başardığımızı söyleyebilirim. Simsiyah giyinmiş, aynı amaç uğruna orada toplanmış Samsunsporlular gördük. Avrupa'nın farklı ülkelerinden ve Türkiye'nin farklı şehirlerinden gelmiş 2.700 Samsunspor taraftarı maç boyunca, tabiri caizse stadı rehin aldı diyebilirim. Evet, çok iyi tribün yaptık ve bu amacımızı gerçekleştirdik. İkinci amacımız takımımızın ligde ikinci sırada bulunmasının bir tesadüf olmadığını göstermekti. Biz bunu biliyorduk, iyi futbol oynuyorduk ancak bunu ligin en önemli maçlarından birinde de göstermek gerekiyordu. Futbolcularımız iyi bir oyun sergilediler. Üçüncü amaçsa buradan galibiyetle ya da beraberlikte dönmekti. İşte bunu başaramadık ancak bunu başarmamız pek mümkün görünmüyordu zaten. Çünkü Galatasaray açık ara Türkiye'nin en güçlü organizasyonu! Maalesef bunun içerisine her şeyi katabilirsiniz; özellikle de hakemleri. Hem bütün serüveninin tamamında hem de dünkü maçın özelinde Galatasaray'ın ne zaman ihtiyacı olsa hakem desteğini yanına aldığını gördük. Halil Umut Meler çok kötü bir yönetim sergiledi. Bizim aleyhimize çok bariz hatalar yaptı. İlk golde faulü uydurdu. Maçın ilk yarısında bir penaltımızı vermedi. Ardından Toreira'ya çok açık bir sarı kartı göstermediği gibi daha fecisi yediğimiz üçüncü golden önce Satka'ya yapılan açık bir faulü vermedi ve oyunun kopmasına sebep oldu. Bize çaldığı ikinci penaltıyı adeta istemeden verdi. Skor 3-2 olup da kalan kısa sürede yine Galatasaray'ın destek ihtiyacı olunca hemen araya girdi ve uzatmalarda neredeyse hiç futbol oynatmadı. Nelson'un sahtekarlığına ortak oldu. Son şişirme topu bile kullandırmadı ve bütün takdir haklarını, istisnasız yine ev sahibi takımdan yana kullandı. Zaten finansal olarak çok güçlü olan, kadro kalitesi de bizim üzerimizde olan bir takımı hakem desteğini de aldığında nasıl yeneceksiniz? Tabiri caizse bir boks müsabakasına çıktınız; ayaklarınızı ve ellerinizi bağladılar, "hadi bunu yen" diyorlar. Bu mümkün değil.

Burada bir kurulu düzene karşı mücadele etmesi gereken bir numaralı kişinin de aslında o düzenin taraftarı olduğunu açıklaması ve bunu savunması üzücü bir durumdur. Samsunspor'umuzun Başkanı Yüksel Yıldırım'ın uzun süredir biz Samsunsporluları rencide eden, moralimizi bozan, canını sıkan, hayata ve Samsunspor'a aynı pencereden bakmadığımızı sürekli başımıza kakan tuhaf açıklamalarından söz ediyorum. Bizler her şartta, her durumda Samsunsporlu olmakla nasıl gurur duyuyorsak, Samsunspor başkanının bazı açıklamalarından da o kadar hicap duyuyoruz. Düşünsenize, milli mücadeledesiniz ancak milli mücadelenin bir lideri aynı zamanda İngiliz Muhipleri Cemiyeti üyesi! Böyle bir saçmalık olabilir mi? Maalesef değişmeyecek ama Samsunsporluluğunu tartışamayacağı birilerinin de bunları ona söylemesi lazım.

Futbola dönersek? Dünkü maçın hakkının beraberlik olduğunu düşünüyorum. Thomas Reis yine pozitif futbol oynatmak için elinden gelen her şeyi yaptı ancak futbolda kişisel hataların ve günlük performansların önüne geçemezsiniz. Dün bizim özellikle Marius'tan dolayı büyük bir boşluk yaşadığımız ortada. Halbuki son haftalarda gol atamamasına rağmen oynadığı futbolla ona epeyce güveniyorduk. Fakat dün maalesef kötü bir performans sergiledi. Bunun dışında kanatlar da çok fazla işledi diyemem ancak tribünden gördüğümüz kadarıyla oyuncularımız ellerinden geleni yaptılar, onları tebrik ediyorum. Tarihi bir maçtı ve 37 sene sonra İstanbul'da yine bir Galatasaray deplasmanında bir liderlik maçına çıkmıştık ancak olmadı. Gelgelelim bizim bu çok iyi başlangıca rağmen şampiyon olmak gibi bir hedefimiz yok. Bence bu senenin makul hedefi Türkiye Kupası'nı kazanmak olmalı. Ligde de iyi bir pozisyonda bitirmek için şartlar hayli uygun görünüyor. İki hafta içerideyiz; altı puana odaklanmalıyız.