Tarihin en iyi başlangıç rekorunu egale eden Samsunspor ligin 9. haftasında an itibariyle hem şampiyonluk yarışında hem de Avrupa kupalarına katılma anlamında ilk 5'teki rakiplerinden Fenerbahçe ile karşılaştı. Maçın iki takım açısından da önemi büyüktü. Samsunspor 2 puan önünde bulunduğu rakibiyle puan farkını korumak, Fenerbahçe ise Gs-Bjk derbisi öncesi 3 puan alarak avantaj yakalamak istiyordu. Bu kritik maçta avantaj Samsunspor'daydı çünkü istatistikler ligin en iyi oyununu oynayan takımının Samsunspor olduğunu işaret ediyordu. Üstelik maç kendi sahasında oynanacaktı, muhteşem taraftarının desteği eşliğinde. Fenerbahçe için maç hiç kolay olmayacaktı.
Lig, sıralama ve başarı fark etmeksizin her durumda takımını destekleyen büyük Samsunspor taraftarı bu maçın öneminin idrakinde hazırlandı karşılaşmaya. Taraftarlarımız önce sosyal medyada kenetlendi ve ardından arka arkaya projeler geliştirildi. Maç günü Çiftlik Caddesi'nde kortej yürüyüşü ve her tribünde koreografi yapılması kararlaştırıldı. Günlerce emek verdi, çabaladı taraftar grupları. İşlerinden, ceplerinden ve ailelerinden feragat ettiler. Çürümeye yüz tutmuş ülke tribünlerini canlandırmak için sporseverlere tribün kültürünü hissettirmek için Anadolu'nun tribün kalitesini ülkeye tekrar hatırlatmak için büyük bir azimle iş birliği yaptılar. Nitekim ulusal basını da aşarak dünya spor kamuoyunda çokça konuşulan yer gök "kırmızı beyaza" boyanmış harikulade bir manzara ortaya çıktı. Samsunspor'un başarısının arkasındaki en büyük payın mimarları gövde gösterisi yaptı adeta.
Bu muazzam gösteri için tüm övgüleri hak eden taraftarlarımız ne yazık ki aynı başarıyı maçın tamamında takımına yüksek bir desibelle destek verme konusunda gösteremedi. Kapalı gişe olan bir statta rakip takımın bir avuç seyircisinin sesi yükseliyorsa ve biz o sesi bastırmak için ıslığa müracaat ediyorsaktribüncülerin şapkasını önüne koyup düşünmesi icap eder. Bunu bir maç özelinde söylemiyorum. Hemen her maç bazı şarkı nakaratlarını dört tribünün birer cümleyle sıralaması ve İzlanda tribünlerine has "Balina Tezahüratı" olarak bilinen davul eşliğinde çıkarttığımız 'HUUUH' sesinden başka ortaya koyduğumuz bir destek biçimi yok. Oysa tribünlerin kalbi bestedir. Bestenin söylenmediği tribünler zamanla ölür. Bir tribün bestesini kaybetmeden ruhunu kaybetmez. Üzülerek ifade etmeliyim ki bestelerimizi ve ruhumuzu kaybetmeye başladık. Tribün bestesi konusunda ülkenin en iyi takımlarından biri olmamıza rağmen neden tüm tribünlerin aynı anda söylediği bir bestemiz yok? Dakikalarca skordan bağımsız şekilde haykıracağımız besteleri neden bulamıyoruz? Taraftar gruplarının bu konuyu masaya yatırmasının ve belirlenecek besteleri tüm taraftarlara zaman yayarak öğretmesinin zamanı gelmedi mi artık? Gücümüze güç katmak ve Avrupa'ya tribün gücümüzle gitmek bizim elimizde.
Tribünlerin zaman zaman coşup zaman zaman sönmesi gibi maç da gitti geldi 90 dakika boyunca. Öyle ki topla oynama yüzdeleri maç içinde dört defa %65'e-35 olacak şekilde el değiştirdi. Üç haftadır geri düşmesine rağmen maçı bırakmayan Samsunspor maçta iki defa geri düşmesine rağmen yüksek kondisyonunun da yardımıyla maçı 2-2 bitirmeyi bildi.
Transfer yasağıyla başladığımız ligde en büyük korkumuz ilk 11 dışında takıma fayda verecek oyuncu eksiğiydi. Rotasyondan korkuyor yedek kulübesinin zayıflığından ürküyorduk. Fakat gördük ki hocamız Reis sadece as oyunculara dokunup performans yükseltmemiş. Aynı zamanda yedek oyuncularımızın da hem fiziksel hem zihinsel hazır bulunuşluğuna katkı sağlamış. Bugün Holse-Soner Aydoğdu, Bola-Soner Gönül ve Emre-Dimata değişiklikleri ile heyecanlanıyor maçları çeviriyorsak şayet bu hocanın muazzam etkisindendir. Hoca fizik üstünlüğü olmayan, savaşmayan ve tüm varlığını ortaya koymayan oyuncuları tercih etmiyor. Bugün Tait varken Soner Aydoğdu'nun oyuna girmesinin en büyük sebebi budur. Hocamız hangi oyuncuların hangi mevkilerde en yüksek performans göstereceğini ve hangi dakikalarda hangi oyuncuların düştüğünü ve yerlerine kimlerin girmesi gerektiğini iyi biliyor. Bugün hocaya oyuncu tercihi ve değişiklikleri konusunda eleştiri getiremiyorsak sebebi takımını çok iyi tanıyor olmasıdır. Gisdol'ün geçtiğimiz sezondaki eksiği buydu maalesef. Ligin 10. haftasında ilk 8 takımın kendi aralarında oynayacak olmasını fırsat bilerek deplasmanda Kasımpaşa'yı yenebilirsek ilerleyen haftalarda özellikle iç sahada kolaylaşan fikstürle birlikte yerimizi sağlamlaştırabilir ve Avrupa hedefine tam anlamıyla kenetlenebiliriz. Nasıl ki ilk 10 hafta iç saha maçlarımız deplasman maçlarına nispeten daha zordu, son 9 maçta da iç saha maça maçlarımız deplasman maçlarına göre daha kolay. Taraftar desteğiyle içerdeki tüm maçlarımızı kazanıp deplasmanda maksimum puan toplayarak ilk 4'te bitirebiliriz devreyi.
Samsunspor, Fenerbahçe maçındaki güzel oyunu, tıkır tıkır işleyen sistemi ve taktik becerileri ile puan sırasındaki yerinin tesadüf olmadığını tüm ülkeye kanıtlamıştır. Bu başarının mimarları olan Hocamız Thomas Reis ve oyuncularımıza nazar değmesin. Yolumuz açık olsun vesselam.