İşin doğrusu, bundan üç ay önce herhangi birimiz Samsunspor için, "sezonun ilk sekiz haftasını 18 puanla ve 2. sırada geçeceğiz" deseydi, muhtemelen ona, samimiyet derecemize göre birkaç farklı cevap verirdik. Öyle ya, geçen sezon güç bela kümede kalmayı başarmış bir takımdık ve üstüne transfer yasağı cezası yemiştik, kadromuz da daralmıştı. Ancak bugün geldiğimiz durumda, tam olarak böyleyiz! Bir rüya gibi, inanılması güç bir tablo fakat hakikat böylesine güzel bir şey?
Bu arada, ilginç bir şey daha yazayım. Samsunspor, bütün lig tarihi boyunca en iyi sezon başlangıcı yaptı. İlk 8 hafta itibarıyla topladığımız 18 puanla, 1986-87 sezonunun 17 puan toplayan, Menteşoğlu döneminin Tanju Çolak, Fatih Uraz, Emin Kar, Muzaffer Badalıoğlu, Rıfat Benli'li efsane Samsunspor'unu bile sollamış durumda. Dedim ya, inanılır gibi değil; ama çok güzel?
Şu sıralar biz Samsunsporlular çok mutluyuz. Bize bu mutluluğu sağlayan son galibiyet ise Adana deplasmanında geldi. Ligin zayıf takımlarından Adana Demirspor'la karşılaşan Samsunspor'umuz, tartışmalı bir penaltı golüyle geriye düşmesine ve açıkçası ilk 7 haftadaki iyi oyunundan esinti bile sunamamasına rağmen, biraz kıpırdayınca önce beraberliği buldu, ardından uzatmalardaki iki golle 3-1'e uzandı.
Kötü oynadığımız uzun süreçte bizi oyunda tutan isim Okan Kocuk'tu. Ardından Thomas Reis'ın doğru hamleleriyle birlikte, oyuncularımızın bireysel kalitelerini ortaya koyması skoru lehimize çevirdi.
Deplasmanda maç kazanmak güzel; 1-0 geriden gelip 3-1 kazanmak güzel; art arda dördüncü deplasman galibiyetini almak güzel, kötü oynarken de kazanmak güzel ama bence yendiğimiz takımın Adana Demirspor olması da güzel. Keza 2020-21 sezonundaki haksızlıkları unutmayan bizler için, tam da bizim maçımızın ardından Murat Sancak'ın görevi bırakma haberini okumak da güzel. Futbolda nefreti, intikamı savunacak değilim. Gelgelelim bir taraftar olarak geçmişte uğradığımız büyük haksızlıkların müsebbibi olanların düşüşünü görmek de, en azından içimizdeki adaletsizlik duygusunu biraz törpülemesi de güzel?
Rüya gibi bir başlangıcı yaşıyoruz. Fakat bu bir rüyaysa bile başımızda uyanık bir şekilde bekleyen bir Alman hocamız var. Thomas Reis, maç sonunda "ligde kalmak için 18 puan yeterli değil" ifadelerini kullandı. Ben de aynı kanaatteyim; hedefimiz ligde kalmak olmalı. Ancak rüzgar bizi nereye getirirse, yolun sonu nereye çıkarsa, ona da itiraz etmeyiz. Hayalini kurduğumuz Avrupa kupaları içinse bence uygun güzergah lig değil, daha az maç yaparak ulaşabileceğimiz kupa olabilir. Tabii bunun için de ligi kontrol altında tutabilmemiz lazım?
Not: Yaklaşık bir yıl önce bir köşe yazısı yazmış ve ilk 7 haftadaki 1 puan nedeniyle "tarihin en kötü Samsunspor'u Yüksel Yıldırım'ın eseridir" minvalinde bir şeyler yazmıştım. Nasıl ki o tablo Yüksel Bey'in eseri idiyse, bu tablo da onun eseridir.