On bir yıl aradan sonra yükseldiğimiz Süper Ligin ilk yılında heyecanlı, umutlu ve tutkuluyduk. Bu hem ait olduğumuz yere dönmüş olmanın mutluluğu hem de süper lige katacağımız kalite ve keyfi bilmenin coşkusundan kaynaklanıyordu. Maddi sıkıntılardan dolayı her şeyini geride bırakarak gurbete çıkmış bir babanın memleket hasreti gibi?
Alışmakta zorlandık ama lige renk katarak ligde kalmayı başardık. Federasyon ve hakemlerin tuzaklarına rağmen kaldık. Transfer yasaklarının gölgesinde kaldık bu ligde. Kuzey Kale'nin bestesini yaşarcasına... Uzaklarda, tuzaklarda, yasaklarda kaldık.
Şimdi yeni bir maceraya açılıyoruz. Hangi tuzaklara maruz kalacağız meçhul ancak bu sefer yasakların gölgesinde değil bizzat içinde bulunuyoruz. Kalkacağı yahut erteleneceği umudunu taşıdığımız transfer yasağı maalesef onandı ve koca bir sezonu eksilen mevcut kadromuzla geçireceğiz. Destan yazarak bitirdiğimiz ligi yönetim, takım ve taraftar olarak karşılıklı anlayış ve beraberlik ruhu ile devam ettirebilseydik o kadar da sorun olmazdı bu. Çünkü yasakların dezavantajları kadar avantajları da vardır. Zaten ligde kalmayı başarmış bir kadronun kamp görmüş ve birbirine iyice alışmış hali pekâlâ ligde kalabilir hatta ligi ilk onda bitirebilir. Hele arkasına takımına inanmış dağ gibi bir taraftar desteğini alırsa?
Fakat bunun o kadar kolay olmayacağını biten sezonun devamındaki yönetim-taraftar anlaşmazlığından anlayabiliyoruz. Yokları oynayacağımız bir sezonda eldeki tek sermaye olan taraftarı stada çekmek var iken yapılan talihsiz açıklamalarla onları küstürmek hiçbir yöneticinin isteyeceği şey değildir. Fakat dilin kemiği yoktur ve zapt edilmesi zordur. Geçen sezon taraftarın gösterdiği performansı kombinelere zam yapmayarak ödüllendireceğini düşündüğümüz sayın başkan önce Anadolu takımları içinde en yüksek ikinci kombine ve bilet fiyatlarını açıkladı ardından da "Bedava yapsak yol, yemek isteyecekler." diye dalgasını geçti taraftarla.
Bu tavır ve taraftara üsten bakmanın yanlış olduğunu belirttiğim paylaşımıma 'duygusal' davrandığıma dönük mesajlar aldım. Bu bana yakın zamanda okuduğum kendisi de benim gibi bir edebiyatçı olan Javier Marias'ın futbol yazılarından oluşan 'Vahşiler ve Duygusallar' kitabını hatırlattı. "Hiç kimsenin, kulüp başkanlarının ismini taşıyan bir forma almayacak olmasına rağmen neden onların kendilerini vazgeçilmez saydığını merak ediyorum." diyordu bir yerinde Marias. Duygusal taraftarların mı realist yöneticilerin mi haklı çıktığını sezon içinde hep birlikte göreceğiz.
Fikstür, Takım ve Hoca Ne Vaat Ediyor?
Geçen sezon fikstür çekimini canlı izlemiş ve ilk yorum olarak "Bence Hüseyin Hocanın en son isteyeceği 6 haftalık fikstür budur." demiştim. Nitekim 6. Hafta sonunda istifa etmişti hoca. Fikstür berbattı. Bu sezonki fikstür için de düşüncem ilk 10 hafta deplasmanda daha fazla puan toplayacağımız yönünde. İlk devrenin son beş maçı ikinci devrenin 11-17. haftaları en sıkıntılı ve puanların aslanın ağzında olduğu haftalar. Ama art arda puanları toplama ihtimalimiz olan haftalarda yok değil. İlk devre 13-17. haftalar ve ikinci devre 15-19. haftalar.
Hoca ve takım hakkında pozitif düşüncelere sahibim. Özellikle yasaklı olduğumuz bir sezonda önemli takımların U19'larında görev almış bir hocayla anlaşmak çok isabetli bir karar. Kendisini öneren ve takıma kazandıran kişiyi tebrik ederim. İlk 11'i zaten bu ligin seviyesinde olan oyuncularımıza gençlerden yeterli seviyede alternatifler yaratabilir diye umuyorum. Bedirhan, Enes, Haluk, Alper Efe ve Muhammet şans verilmesi durumunda hocalarını utandırmayacaklardır. Hocamız Reis de kendileri için bir şanstır.
Geçen sezonun en büyük handikapı hiç kuşku yok ki ideal 11'i bulmakta zorlanmamızdı. Bu hem Hüseyin Hoca hem de Gisdol için geçerli. Hazırlık maçlarına bakınca hocanın sistem, diziliş ve 11'i hakkında bir fikre vardım diyebilirim. Hoca için özelikle merkez önem arz ediyor ve o bölge için elinde Tait, Ntcham ve Holse gibi isimlerin olmasının kendisini bir nebze rahatlattığını düşünüyorum. Fakat bana göre en büyük problem de yine bu bölgede fizik gücü yüksek ve temaslı oynayacak oyuncu eksikliği. Taylan'ı arayabiliriz. Hocayı kara kara düşündüren mevki ise hiç şüphe yok ki hücum hattı. Marıus ve Laura gol yükünü çekebilirse ne ala. Yoksa Dimata ve Ercan'a bel bağlamak hayalcilik olur. Kanatlar konusunda Muja, Emre, Laura, Holse ve kalması halinde Raman'ın varlıkları beni rahatlatıyor.
Her şeye rağmen taraftar olarak takımımıza en büyük desteği verecek ve onları cephanesiz bırakmayacağız. Gazamız mübarek olsun. Yeni sezon hepimize hayırlı olsun.
Hoşça Bakın Zatınıza?