Turnuvanın en renkli takımı olarak çeyrek finalde veda ettik şampiyonaya. Türkiye'nin maçlarını dört gözle takip eden tek futbol seyircisi biz değildik elbette. İlk maçımızı Gürcistanla yaptık ve bu Avrupa şampiyonasını takip eden birçok futbol tutkununu için seyir zevki ve heyecan dozu yüksek olması bakımından diğer maçlarımız için güzel bir referans oldu. Portekiz maçıyla hayal kırıklığı oluştuysa da takip eden maçlardaki tutkulu ve heyecanlı anlar tekrar dikkatleri üzerimize çekmeye yetti. Özellikle EURO 2024 için sürpriz favori olarak düşünülen "Futbol Profesörü" ünvanlı Ralf Rangnick'in Avusturya'sını, Mert'in istatistiklerle kanıtlanmış mucizevi kurtarışıyla son 16'da elememiz bizi "sürpriz favori" konumuna yükseltmekle kalmadı başarının tesadüf olmadığını da kanıtladı.
Turnuva boyunca Milli Takımımızın benimsediği oyun sistemi, sahaya çıktığımız diziliş ve sistem içinde denediğimiz taktik varsasyonlara bakınca Hocamız Montella'nın, Milli takım için alışkın olmadığımız bir formasyonu uyguladığını görüyoruz. Futbol maçının görsel bir şov değil kazanılması gereken bir mücadele olduğu futbol ekolünü benimsemiş, savunma prensiplerini esas tarz olarak sahaya yansıtan, hücum oyununu kontrataklara bağlı uygulayan, oyunu değil sonucu önceleyen, taktik yanı ağır basan bir futbol anlayışı. Klasik İtalyan futbolu.
Oyuncularımızın verdikleri demeçlerde hocaya ilişkin öne çıkan husus çok fazla taktik antrenman yaptırmasıydı. Turnuva boyunca en çok konuşulan ve eleştirilen konu olansa maçlara forvetsiz çıkmamızdı. Sanırım bunun en büyük nedeni kaliteli bir santraforumuzun olmayışı değil hocanın orta sahayı güçlü tutmak istemesiydi. Maça dörtlü savunmayla başlasak bile öne geçtikten sonra 5-5-0 dizilişine geçmemiz sıkıcı İtalyan futboluna uygun olabilir ama bizim futbola bakış açımıza ve mevcut kadronun oyun tarzına hiç uygun değildi. Zira Hollanda maçında öne geçtikten sonra skoru koruma planını değil de oyunu tutma mantığını işletsek daha farklı sonuç çıkabilirdi ortaya. Hadi onu yapmadık, sırtı kaleye dönük pivot santraforla oyuna müdahale eden ve bu hamlesiyle maçı çeviren Hollanda'nın hocası Ronald Koeman'ı taklit etmekte mi gelmedi aklınıza? Semih bu turnuvada bu kadar az süre alacak bir oyuncu değil. Ve bu ülke maçlara forvetsiz çıkmamızı gerektirecek kadar santrafor yoksunu değil.
Fikstür avantajıyla finale kadar gidebilmemizin mümkün olduğu bir turnuvada bizim futbol anlayışımıza uygun olmayan bir oyun sistemi benimseyen hoca tercihleri yüzünden eve dönüyoruz. Her şeye rağmen başarılı bir turnuvayı geride bırakırken turnuvanın en genç ikinci takımı olan Türk Milli Takımının dünya futbol kamuoyuna önümüzdeki turnuvalar için bir mesaj verdiğini düşünüyorum. Ve bize yaşattığınız bunca heyecan ve gurur için tüm oyuncu ve spor paydaşlarına teşekkür ediyorum. TFF yönetimi hariç.