Galatasaray müsabakası önemliydi ve sadece bizim için değildi bu. Yukarıdakiler ya da alt-orta sıralarda yer alan diğer takımlar için de önemli bir müsabakaydı.
Maç öncesinde maçı kaybetmeyeceğimize dair kuvvetli bir inanca sahiptim. İstanbul'da oynanan ve kaybettiğimiz maçta tribünde yer alan birisi olarak o maçtaki bazı şartların artık değişik olduğu düşüncesini taşıyordum. Buradaki temel dayanak noktam ise teknik direktör Gisdol'du. Onun döneminde hayli iyi bir performans sergilediğimiz ortadaydı.
Özellikle iç sahada iyi performans sergiliyorduk. Ayrıca bütün biletlerin satılması ve yaklaşık 30 bin taraftarımızın önünde oynanacak olması da maç öncesi ortaya çıkan inancımı kuvvetlendiren şeylerdi.
Birkaç hafta önce Fenerbahçe'ye çelme takarak adeta Süper Lig'e işte şimdi çıktık diye düşünüyorduk ve bütün temennimiz hiç kimsenin hesabıyla ilgili olmadan, tamamen kendi adımıza Galatasaray'a da çelme takmaktı.
Ancak ilk yarı bittiğinde 2-0'lık bir mağlubiyetimiz vardı. Olabilecek en kötü maç başlangıcı senaryosu gerçekleşti ve neredeyse ilk on dakika içerisinde skor bir anda 2-0'a geldi. Yediğimiz ilk golün bir acemilik örneği olması dışında, maçı erken etkilemesi açısından da oldukça kötü olduğunu söylemliyim. Galatasaray gibi kuvvetli kadrosu olan bir takıma karşı erkenden 2-0 mağlup duruma düşmek ve ardından yeniden oyuna dönebilmek hiç de kolay bir şey değildi. Buna rağmen takımımız oyunda dengeyi sağladı, pozisyonlar da bulmaya başladı. Anma bu bizim gücümüzden mi yoksa Galatasaray'ın rölantide tutmasından mı kaynaklanıyordu, çok anlayabilmiş değildim.
Galatasaray'ın bizi iyi çalıştığını söylemem gerekiyor. Savunma zaaflarımızı doğru kullandılar. Bizse onların eksiklerinden istifade edebildik diyemem.
Devre arasında ve sonrasında Gisdol'un hamleler yapmasını bekliyorduk. Nitekim o değişiklikleri yaptı. Ancak skoru değiştirmeye yetmedi. Galatasaray'a gücümüz yetmedi diyebilirim.
Evet, maç öncesi birtakım hayaller kurduk. Gelin görün ki, Taylan ve Alim gibi bazı oyuncularımız gününde değillerdi. Bizim adımıza iyi oynamadılar. Bola solda başlasaydı. Alim'in yerine Van Drongelen sol stoper oynasaydı neler olurdu Bunları elbette bilemiyoruz. Ancak bildiğimiz şey, bizim kadromuz alternatifi ya da alternatifsizliği ile birlikte üst düzey maçları oynayacak durumu göstermiyor. Ligdeki puan durumunun getirdiğini kadro yapımız var.
Bana göre Galatasaray'ın en iyi oyuncusu Muslera'ydı. Zaten ligde bulunduğu on küsür sezondur en iyi kalecisi olan Muslera, bugün pozisyonlara bile gerek kalmadan, pozisyon öncelerinde bile üzerine düşeni yaptı. Maç sonu açıklaması ise iyi bir insan ve centilmen bir futbolcuya yakıştı. Samsunspor'dan "büyük takım" olarak bahsetmesi ayrıca alkışı hak ediyordu.
Bizim şimdi bir an önce Antalyaspor maçını hazırlanmamız gerekiyor. Bu karşılaşmayı unutmalıyız. Takımımıza doğru takviyeler yapmalı, doğrudan ilk on bir oynaması elzem oyuncular bulmalıyız.
Doğrudur, hayal kurduk ve hayal kurmak güzeldi. Ancak bu hayaller sahada realite ile çarpışınca gerçekleşmedi. Süper Lig'de bu tür maçları oynamak bile değerli; biz hep bu ligde olmalıyız?