Maçın adamı diye bir şey seçeceksek eğer, bu sefer epeyce zorlanacağım demektir. Çünkü, oyun anlamında hepsinden bir adım öne çıkan kişi bence Bennasser'di. Ancak emin olun daha cümleyi yazmayı bitiremeden "acaba falancaya haksızlık ettim mi?" diye düşünmeden edemedim.
Neyse, ben yine Bennasser ile başlayayım ama sonunda illa ki lafı Van Drongelen'e getireceğim. Bennasser çok iyi bir kariyere sahip bir oyuncu olmasına rağmen geçirdiği bir sakatlığın akabinde düşüşe geçmişti. Adanaspor'dan bize geleli bir yıl oldu ve sanırım en iyi maçını oynadı Sivas'a karşı. Mükemmel oynadı, bir altı numara nasıl oynamalı ise onu oynadı. Çok beğendim, umarım devamını getirir.
Van Drongelen ise yalnızca oynadığı oyunla, hatta attığı golle alkışı hak etmedi. Attığı harika golün sonrasında kulübeye koşup, orada emektar malzeme sorumlumuz Orhan abiye sarılmasıyla da hak etti. Orhan abi, birkaç hafta önce genç yaştaki oğlu Erhan'ı bir trafik kazasında kaybetmişti. Yahu Rick, sen ne güzel bir adamsın böyle? Kuzeylilerin aidiyet kurmaları biraz daha zor ve az rastlanan bir şeydir ancak bu Hollandalı uşak, geldiği günden beri bizden biriymiş gibi davranıyor hep. Helal olsun sana, oynadığı oyun için de tabii?
Şimdi böyle tek tek isim yazarsam yazı alıp başını gider. Markus Gisdol, Zeki Yavru, Okan Kocuk, Flavien Tait ve hepsi? Aferin takım, aferin?
Öyle ki bence maçın ilk yarısında sezonun en iyi futbolunu oynadık. Hem 20 Ocak hem de şehitlerimiz için özel tasarlanmış, reklamı bile simsiyah olan "karaforma" ile adeta özel ekip gibiydik. Çok iyi oynadık.
Bu arada sadece oynayanlardan değil, oynamayan birinden de söz edeyim. Soner Gönül'ün varlığı değil, yokluğu güven verdi. Maç kadrosunda bile olmaması içimize su serpti, kulübeden beri bir saçmalık yapma ihtimalinin olmadığını bilmek de güzeldi!
Futbol ilginç bir oyun olduğu gibi organizasyonu da ilginç. Fikstür çekilince adeta kaderiniz yazılır. Kiminle hangi hafta ve hangi şartlarda karşılaşacağınız bile çok şeyi değiştirebilir. Bu nedenle Sivasspor'u böyle eksik olduğu ve kadro sorunu yaşadığı bir zaman diliminde yakalamışken değerlendirmek lazımdı. Nitekim başardık bunu...
Böylece kim bilir kaç haftadır içinde debelenip durduğumuz küme düşme hattından kurtulmuş olduk. Hatta birkaç sıra üstüne bile çıktık. Daim olsun?
Bitirirken mağlup olduğumuz maçlardan sonra da söylediğim bir şeyi yazmak istiyorum. Bütün bu süreçte en çok güvendiğim kişi Markus Hoca'dır.