Samsunspor, son iki maçta elde ettiği 6 puanın getirdiği moralle hazırlandı bu maça. Rakip uzun süredir Süper Lig'de bulunan ve son beş altı senesinde harikulade zamanlar yaşayan ancak son bir yıldır idari ve maddi sorunlar yaşadığı için, kadrosunda da zaafa uğrayan Konyaspor idi. Maç öncesi rakibimizle aynı puana sahiptik; nitekim maç sonunda da öyle kaldı.
Maça damga vurması muhtemel gelişme henüz maç başlamadan yaşandı aslında. Öyle ki, son üç haftanın bence en önemli birkaç isminden birisi olup, takım oyununa ciddi katkılar sağlayan Taylan Antalyalı, kamp kadrosunda olmasına rağmen son idmanda yaşadığı sakatlık nedeniyle kadrodan çıkarılmıştı. Taylan, kıymeti oynadığı zaman değil,, oynamadığı zaman anlaşılan bir oyuncu olmuştu bizim için. Mevkii itibarıyla da çok kritik bir özelliğe sahipti. Maalesef yokluğunu hissettik.
Maçın geneline baktığımızda, sonucun adil olduğunu söylemem lazım. Bence maçın hakkı beraberlikti ve birbirine hemen her anlamda denk birer oyun sergileyen iki takım ki, ilginçtir, atılan goller bile hakemin veremediği ancak VAR'ın verdiği penaltılardan geldi. Pek öyle akıllarda yer edinmeyecek, silik bir futbol oynandı. Elbette maç öncesinde, taraftarlık hislerimizden dolayı kazanacağımızı umuyordum. Fakat bu sonuç, en beklenen sonuçtu. İki takımın birbirleriyle Samsun'da oynadıkları son maçların hepsinin berabere bittiği düşünülünce, sürpriz bir sonuç çıktı diyemem. Bu nedenle "kötünün iyisi" deyimini kullanmak lazım. Kazansak çok iyi olacaktı tabii ki ama doğrudan rakibimize kaybetmemek de bir kazanç sayılabilir.
Samsunspor adına bazı oyunculara dair notlarımı paylaşmam gerekirse; Marius, nedeyse tüm hava toplarını kazandı yine. İyi oynadı. Ntcham'ın oyunu yükselmeye devam ediyor. Attığı penaltı ise çok zor bir ortamda atılmış, klas bir goldü. Sadka'nın iyi niyetinden şüphem yok lakin, bir stoper bu kadar ucuz penaltı yaptırmamalı. Alim'le art arda üçüncü maçımızda yine kaybetmedik. Tait ise beklentilerin altında kalmaya devam ediyor.
Maçtan bağımsız olarak, şunu yazarak bitireyim. Mehmet Büyükekşi federasyonunun Türk futbola verebileceği iyi hiçbir şey bulunmamaktadır. Futbol ile TV'den seyretmek dahil ilgisi olmaması gereken bir kişinin ülke futbolunun başına gönderilmiş olması vahim bir durumdur. Umarım görevden affını istetirler.