Kasımpaşa galibiyetimizden söz ederken Markus Gisdol'la başlayayım? Beklentileri karşıladığı oldukça açık. Alman teknik adam iş başı yaptığında oldukça kırılgan bir takım içi ve umutsuz bir camia ile hanemizde sadece 1 puan vardı. Ancak onunla çıktığımız, 8 maçın sonunda 1.62 puan ortalaması tutturduk ki, bizim standardımızdaki bir oyuncu grubu için iyi bir ortalama bu.
Bu anlamda dünkü maçta Kasımpaşa'yı 4-2 mağlup ederken, galibiyetteki etkenlerden birisi de Herr Gisdol oldu. 8 lig maçında 4. galibiyet yaşandı; 3 yenilgi ve 1 de beraberlik var. Üstelik bu maçlarda sadece Ankaragücü karşısında silik ve kötü bir oyun kondu ortaya. Alman teknik adam, Köln, Hoffenheim ve Hamburg'da yaşadığı kurtarıcı rolünü bizde de tekrar edecek gibi duruyor.
Haftalardır eksikliğini hissettiğimiz her mevki ve oyuncunun açıkları kadronun içinden dolduruldu. "Sensiz olmaz" dediğimiz Mouandilmadji, Emre Kılınç, Ntcham ve Taylan Antalyalı gibi isimler devreye girdi. Yani aradıklarımızı kadronun içinde bulduk, ya da bir başka ifadeyle bazı oyuncularımız beklentilerimizi karşılamaya başladılar.
Dünkü maçı 90 dakika ve sonrası olarak ikiye ayırmak gerektiğini düşünüyorum. 4-0'lık skorun oluştuğu 90 dakika boyunca takımımız mükemmele yakın bir oyun sergiledi. Bir dönem çokça eleştirdiğimiz Marius Moumadilmadji, soyadının okunmasının zorluğundan bile daha zor golleri atmaya başladı. Böylece golcü talebimiz giderilmeye başlandı. Keza Taylan Antalyalı, kıymeti yokluğunda daha iyi anlaşılmış gibi oynuyor. Ntcham da özüne döndü ve giydiği 10 numaranın hakkını veren bir evreye geldi. Tabii bir de Emre Kılınç. Onu Süper Lig'deki istikrarlı ve skora katkı veren oyunundan bilen bizler için aylar boyunca bir hayal kırıklığı olmuşken artık asist ve golleriyle sahne almaya başladı. Bunlar "takım olma" adına güzel şeyler doğrusu.
90'dan sonrası içinse nazar boncuğu olsun falan demeyeceğim. Aksine, ders alınması gereken bir zaman dilimi oldu bence. Hataları denetlemeliyiz.
İki haftada alınan 6 puan ciddi bir kazanç. Önümüzdeki süreci de azami puanla kapatıp devre arasına moralli ve beraberlik duygusu içinde girmeliyiz. Beraberlik duygusu demişken, Adana Demir deplasmanında saldırıya uğrayan ama renktaşlarımız tarafından korunan "sonunu bile bile sevdik" pankartıyla takımın sahaya çıkması fikri de, bunun gerçekleşmesi de çok güzeldi.
Cumartesi günü ve bir öğleden sonra maçında yaklaşık 19 bin taraftarın tribünlerde bulunması da ayrıca takdire şayandı.
Bitirirken önümüzdeki hafta sonu için de birkaç kelam etmek isterim. Son iki hafta elde edilen iki galibiyet ve oynanan iyi futbolla birlikte uzun süredir beklediğimiz Karadeniz Derbisi'ne umutlu ve moralli bir durumda çıkacağız. Maçın deplasmanda olması ve iki takımın kadrosunun güç dengesinin farklılığı gibi sebeplerle maçın favorisi Trabzonspor olsa da bizim için fark etmiyor. Şartlar ne olursa olsun Samsunspor'umuzun yanında olmaya devam edeceğiz. Bir ay öncesine göre bu maça dair çok daha güçlü hayallerimiz ve umutlarımız var.