Bir şeyi en başta söylemem gerekiyor. Çünkü hem dünkü Gaziantep FK maçının hem de şu ana kadarki her şeyin özeti burada yatıyor.
Bana göre mevcut tablonun tek sorumlusu Yüksel Yıldırım'dır. Eğer şu anda sonuncu değil de lider durumda olsaydık yine aynı cümleyi kuracaktım. Her şeyin müsebbibi Yıldırım'dır.
Maça yine berbat bir başlangıç yaptık. Henüz 3. dakikada 1-0 geriye düştüğümüz maçta şu ana kadarki manzaranın aynısını yaşadık. Yani ligde oynadığımız maçlarda biri hariç ilk 15 dakika içersinde golü yiyoruz. Kalemize gelen ilk top gol oluyor.Üstelik aynı golden zannediyorum altı tane yedik. Mutlaka birileri o hataları yapıyor. Bunun artık durdurulamaz olduğu gibi bir korku sarmış durumda ve sadece bizi değil , daha kötüsü futbolcuları.
Bu karşılaşma için Hüseyin Eroğlu'na bir iç saha maçı şansı vermek gerektiğini düşünüyordum. Nitekim yeni bir hocayla başlamadık. O hâlde neden Hüseyin Eroğlu gönderildi? Yanlış anlaşılmasın, gönderilmesin demiyorum ama cumartesi Antalya'da maç kaybediyorsan, pazar sabahı hocayla yolları ayırırsın. Niçin dört gün daha bekledin ve bu maça yeni hocayı yetiştiremedin? Her anlamda acemiliklerle dolu hareketler devam ediyor.
Schindler için "savunması kötü ama hücumu iyi" demek isterdim. Fakat onu da diyemiyorum. Çünkü hücumu da çok kötü! Koskoca futbol ülkesi Almanya'dan tutup da böyle birini almak ayrıca bir yeteneksizlik gerektirir. Kutlarım. Üstelik 79 dakika oyunda tutuldu.
Gaziantep FK üç stoperi ile çok sıkı bir savunma yaptı. Oynamaları gerektiği gibi oynadı. İlk golü atan takım santraforları Draguş bence ikinci sarı karttan atılmalıydı. Süper Lig'de kendini bu kadar yere atan bir oyuncuyu son dönemde pek hatırlamıyorum. Zaten ilk sarı kartını da hakemi aldatmaktan görmüştü. Bundan bir süre sonra aynı hareketi yine yaptı, ikinci devre bu kez ceza sahası dışında yine kendini attı.
İşin reçetesini aslında rakibimiz bize gösterdi. Şöyle ki Gaziantep FK lige beşte sıfır ile başladı. Sonra tek bir şey yaptı. Sumudica'yı getirdi ve herkesin küme düşer dediğim takım son iki maçını kazanmayı başardı. Bu nedenle her ne kadar canımızı çok sıksa da, yetersiz gibi görünse de mevcut kadromuza yapılacak doğru teknik direktör hamlesiyle işleri düzeltebiliriz. Bir önceki yazımda da bahsettiğim gibi bunun için biçilmiş kaftan Rıza Çalımbay'dır. Ligin garanti hocasıdır. Geçmişte bize benzer durumlarda olan takımları hem yükseltmiş hem de çok iyi yerlere getirmişti.
Süper Lig bir savaş alanıdır. Zor bir platformdur. Bu savaş alanında komutanınız kadar kuvvetlisinizdir. İyi komutan yani iyi teknik direktörünüz yoksa yapabileceğiniz pek bir şey de yoktur.
Doğrusu şu maçta canımız çok yandı. On bir sene boyunca bunları izlemek, bu konuları konuşmak için mi bekledik?