Hiçlik intikamını alacaktır; on milyon güneş ağırlığındaki doymak bilmez bir kara delik her şeyi
büyük patlamadan önceki hiçlik durumuna geri götürecektir.
Jeffrey Moore
Öyle görünüyor ki, insanın varlığında, insanın zihninde bir boşluk var.
İnsan bilincinin yapısında bir delik, bir kara delik var sanki.
İçine sürekli bir şeyler atıyorsun ve hepsi kayboluyor.
Sanki hiçbir şey onu dolduramıyor, hiçbir şey doyuma yaklaştırmıyor.
Osho
Karadeliklerin Gizemi
Yine bir düşünce deneyi yaparak yazımıza başlayalım.
Elinize bir taş alıp yukarıya doğru belirli bir hızla fırlattığınızı düşünün.
Taş belli bir yüksekliğe ulaştıktan sonra durur ve yeryüzüne doğru düşüşe geçer.
Onun yeryüzüne geri dönmesinin nedeni,Kütleçekim Kuvveti'nin özel hali olanYerçekimi Kuvvetidir.
Şimdi aynı taşı daha güçlü bir kuvvetle daha büyük bir hızla tekrar yukarıya fırlattığınızı düşünün.
Taş, doğal olarak daha yükseğe çıkarak nihayetinde tekrar yeryüzüne geri döner.
Bu durumu, kuvveti ve hızı her seferinde artırarak tekrarlarsanız taş her seferinde daha yükseğe çıkacak fakat sonunda tekrar yeryüzüne geri döner.
Eğer siz bu taşı bir saniyede 11 kilometre yol alacak şekilde güçlü bir elle fırlatırsanız artık taş bir daha geri dönmeyerek uzayın derinliklerine doğru yol almaya başlar.
Bu hız, 5.9722×1024 kg kütleli ve 12.742 kilometre çaplı Dünyamız için çok özel bir kritik büyüklüğe karşılık gelir.
Bu büyüklükteki kritik hıza Dünyanınkurtulma hızı diyoruz.
Uzaya gönderilen bütün uydular, fırlatma anında bu kritik hız limitini aşmak zorundalar.
Her bir gök cismi, kütlesinin büyüklüğüne bağlı olarak farklı büyüklüktekurtulma hızına sahiptirler.
Bir başka ifadeyle, gök cisminin kütlesi büyüdükçe ihtiyaç duyulankurtulma hızı dabüyür.
Şimdi bu kurguyu kullanarak Dünyamızla biraz oynayalım; onu birkaradeliğe dönüştürmeye çalışalım.
Dünyamızı dev bir mengenede sıkıştırarak çapını dörtte birine indirelim.
Bu durumda, Dünya'nın yüzeyi çekim merkezine daha yakın hale geldiği içinNewton'un ünlü çekim yasasındakiR yarıçapı 4 kat azalacağı için çekim kuvveti daha da büyür.
Böylece, Dünyanınkurtulma hızının değeri de iki katına yani saniyede 22 kilometreye yükselir.
Dünya'nın kütlesini aynı tutarak çapını küçültmeye devam edelim.
Çapı her dört kat küçülttüğümüzde kurtulma hızı da iki kat artar.
Sonuçta, Dünya'mızın çapı yaklaşık 1,5 santimetreye indiğinde kurtulma hızı da saniyede 300.000 kilometreye, yaniışık hızına ulaşır.
İlginç bir sınıra geldik.
Aslında evrenin hız sınırına ulaşmış olduk.
Einstein"Evrendeki hiçbir cismin hızı ışık hızını aşamaz" sözleriyle tanımladığıÖzel İzafiyet Kuramına göre, bu hızdan daha yüksek bir hıza ulaşılamayacağından, herhangi bir cismi hangi kuvvetle fırlatırsanız fırlatın 1.5 santimetre çaplı boyuta sıkıştırdığımız Dünyamızdan artık hiçbir varlık uzaya kaçamaz.
Hatta ışık bile!
O da Dünyamızın yerçekiminden kurtulamayacağı için gezegen esrarengiz bir şekilde -dışarıdan bakanlar için- gözle görünmez hale gelir.
Aslında Dünya'mız hala orada.
Fakat oradan hiçbir sinyal, hiçbir ışık gelmediği için kapkaranlıktır.
Artık "Dünyamız bir karadeliğe dönüşmüştür" diyebiliriz.
Elbette Dünyayı 1.5 santimetre çapına kadar küçültebilecek dev bir mengenemiz yok.
Daha önce yıldızların, yakıtlarını tüketip kendi ağırlıklarını taşıyamaz hale geldiklerindeKütleçekim Kuvvetinin etkisiyle kendilerini çok küçük boyutlara kadar sıkıştırabildiklerini görmüştük.
Bir atomun yapısı; merkezde proton ve nötronlardan oluşan bir çekirdek ve onun etrafında belli uzaklıklardaki yörüngelerde dolanan elektronlardan oluşur.
Dünyadaki her şeyin temel yapı taşını oluşturan atomların her birinin çekirdeği etrafında dönen negatif yüke sahip elektronların herhangi bir nedenle, dengesi bozularak pozitif yüklü protonlar tarafından çekilerek çekirdeğin üzerine düşmesi ve buna ilaveten de, proton ve nötronların temel yapı taşı olan kuarklar arasındaki mesafenin de ortadan kalkması durumunda, her bir atomun boyutu küçülerek onun çekirdeği boyutuna iner.
Böyle bir durum Dünyayı meydana getiren bütün atomların başına geldiğinde, yaklaşık 12.742 kilometre çapa sahip Dünya, yaklaşık 1.5 santimetre çaplı birkaradeliğe dönüşür.
Tabi ki, günlük deneyimlerimiz çerçevesinden bakıldığında buna inanmak oldukça güç olmalı.
Fakat atomların yapılarını ve boyutlarını tam anlamıyla kavrayabildiğimiz anda bu güçlük ortadan kalkmaktadır.
1916 yılındaEinstein'ın yeniKütleçekim Teorisini kullanan Alman fizikçiKarl Schwarzschild, bir kütlenin karadeliğe dönüşmesi için sahip olması gereken kritik yarıçapın kütle miktarı ile doğru orantılı olduğunu hesapladı. Bu hesaba göreGüneşimizinde karadeliğe dönüşmesi için yarıçapının 3.5 kilometreye kadar düşmesi gerekiyor.
Yapılan hesaplamalara göre; Dünya ve Güneş boyutundaki gök cisimlerininkaradeliğe dönüşmeleri zor görünürken, Güneşimizin yaklaşık 7-8 katı veya ondan daha büyük yıldızların yaşamlarının sonunda çökerekkaradelik oluşturma ihtimalleri çok daha yüksektir.
Herkaradelik kütlesinin büyüklüğüne bağlı olarak birolay ufkuna sahiptir.
Olay ufku; bir karadeliğin etkili olduğu menzil olarak ta tanımlanabilir.
Olay ufku sınırlarını geçen yıldızlar, gezegenler hatta bütün gök cisimleri bir daha asla geri dönemezler ve karadelik onları içine çekerek yok eder.
Hatta ışık dahiolay ufkunu geçtiğinde bir daha geri dönemeyeceği için, o bölgede hiçbir şey göremeyiz.
Aslındakaradeliklerinoluşturduğuolay ufkunu aştığınızda, geri dönüşü olmayan sonsuz olasılıklı yepyeni bir gizemli bilinmezliğe ışık hızıyla yolculuğunuz başlamıştır.
Bu yolculuğun sonunun ne olacağı konusunda, bilim insanları henüz mantıklı bir modelleme yapamamaktadırlar.
Acabakaradelikler, farklı olası evrenlere açılan kapılar mı?
Yoksa, farklı evrenlere gidenSolucan Deliklerinin gizemli kapıları mı?
Şimdilik bilemiyoruz.
Tüm etkin galaksilerin merkezlerinde kütleleri Güneşimizin kütlesinden bir milyon ila bir milyar kat büyük olduğu tahmin edilenkaradelikler bulunduğu düşünülüyor.
Olağanüstü küçük bir hacim içerisindeki olağanüstü büyük bir kütleye sahip galaksilerin merkezlerindeki bukaradelikler; milyarlarca yıldızı, devasa büyüklükteki moleküler bulutsuları ve milyarlarca diğer gök cisimlerini spiral kollar üzerinde milyarlarca yıl dengeli bir şekilde dönmelerini sağlayarak devasa galaksi yapılarını oluşturuyor.
Samanyolu Galaksisinde de yaklaşık 4 milyon güneş kütlesine sahip birkaradeliğin gizlendiğinden neredeyse eminiz.
Artıkkaradeliklerle ilgili temel bilgileri edindiğimize göre uzay ve zamandan bağımsız hayal gücü uzay gemimizle varoluşun muhteşem anlarına tanıklık ettiğimiz heyecan dolu yolculuğumuza kaldığımız yerden devam edebiliriz.
Big-Bang'den bu yana yaklaşık 8 milyar yıl geçti.
Evren soğumaya devam ederken hızla genişlemeye de devam ediyor.
Zamandan bağımsız uzay gemimiz Samanyolu Galaksisinden sadece 1 milyon ışık yılı uzaklıkta.
Bu uzaklıktan baktığımızda galaksimizin merkezinde hiç de alışık olmadığımız olağanüstü görüntülere tanıklık ediyoruz.
Galaksinin merkezine yakın bölgelerdeki yıldızlar, toz bulutsuları ve diğer bütün gök cisimleri galaksinin merkezine doğru görünmez bir güç tarafından olağanüstü büyük bir şiddetle çekiliyordu.
Sanki gök cisimleri, esrarengiz bir şekilde görünemeyen bu gizemli güçten kurtulmaya çalışıyorlardı.
Fakat nafile,
O bölgede olağanüstü bir karmaşa vardı.
Devasa büyüklükteki yıldızlar, nasıl oluyor da galaksimizin merkezindeki olağanüstü küçük bir alan içerisinde yok olup gidiyorlardı?
Hangi güç milyonlarca kilometre çaplı devasa yıldızları, olağanüstü küçük bir hacim içerisine çekerek görünmez hale getiriyordu?
Yıldızlar, gaz bulutsuları ve diğer bütün gök cisimleri galaksinin merkezine belirli bir mesafe yaklaştıklarında, hızlarını olağanüstü bir şekilde artırarak esrarengiz bir şekilde ortadan kayboluyorlardı.
Bu mesafeyi;olay ufku olarak isimlendirdik.
Hattaolay ufkuna giren ışık dahi artık oradan kurtulamıyordu ve sanki gizemli bir varlık tarafından yok ediliyordu.
Şaşkındık.
Yani her şey birden kararıyordu.
Manzara çok korkutucu ve gizemliydi.
Galaksimizin merkezdeki her şeyi içine çeken olağanüstü güçlü esrarengiz varlık ne olabilirdi ki?
Bütün bilgi birikimlerimizi tekrar gözden geçirdik.
"Olay ufku yakınlarındaki her şeyi içine çeken ve yaklaşık 400 milyar yıldızı belirli uzaklıklarda dengede tutarak Samanyolu Galaksimizin var oluşunu sağlayan, olağanüstü büyük bir kütleye sahip ve olağanüstü küçük bir hacme sıkışmış olan devasa birkaradelik olmalıydı"
diye düşünüyorduk.
Evet, cevap bulunmuştu.
Artık gizem de çözülmüştü.
Yapılan hesaplamalara göre; 400 milyon Güneş kütlesine sahip birkaradelik orada gizlenmişKütleçekim Kuvvetini kullanarak tüm samanyolundaki diğer varlıkları yönetiyordu.
Bununla birlikte,olay ufku dışındaki yıldız ve bulutsular da, belirli uzaklıklarda, belirli yörüngelere karşılık gelen spiral kollar üzerinde galaksimizin merkezindeki karadeliğin etrafında dönüyorlardı.
YineKütleçekim Kuvveti, tam da olması gereken yerde, tam da olması gereken şiddette görevini eksiksiz yaparakkaradeliklerin oluşmasında ve bizlerin oluşumuna giden yolda adım adım görevini yerine getiriyordu.
Heyecanla uzay gemimizden olayları incelemeye ve hikâyemizi yazmaya devam ediyoruz.
Kendimize giden gizemli yolda adım adım ilerliyoruz.
Zamanda yolculuğumuz devam edecek.
Saygılarımla.
Prof. Dr. Hüseyin KALKAN
Not: Her türlü eleştiri ve sorularınızı 05333465800 numaralı WhatsApp tan veya kalkanh@omu.edu.tr adresinden yazabilirsiniz.