İstanbul'da yaşamak kolay bir şey değil. Ama birtakım avantajları oluyor elbette. Örneğin İstanbul'a gezmeye gittiğinizde yapmayı düşündüğünüz bazı şeyleri dilediğiniz zaman yapabiliyorsunuz.
Uzun süredir aklımda olan şeylerden birisi de Hababam Sınıfı Müzesi'ni ziyaret etmekti. Aslında bana bir metro mesafesinde, yaşama alanımın içindeydi. Buradaki yaşama alanı ifadesini önemsiyorum. Çünkü İstanbul dediğimiz yer aslında bir şehir değil, birçok şehirden oluşuyor. Bu anlamda mesela Tuzla'da yaşayan birisi için Beylikdüzü'ndeki bir etkinlik bir anlam ifade etmeyebiliyor.
Üsküdar'da Adile Sultan Kasrı'nda bulunan müze, esasında efsanevi filmin çekildiği ana binanın bir sınıfından oluşuyor. Bahçesi ve o tarihi binasıyla daha girişte sizi içine çeken bir havası var. Hem dış hem de iç merdivenleri ise tam bir Hababam havasına girmenize kapı açabiliyor.
Müze olarak kullanılan sınıfa giriş bedeli sudan ucuz. Sadece 5 TL. Bu arada gerçekten sudan ucuz diyebiliriz, su fiyatları o kadar çok arttı ki!
Sınıfın içi, filme göre düzenlenmiş. Kara tahta, kürsü, Güdük Necmi'nin içine girdiği soba, Hafize Ana, Mahmut Hoca ve İnek Şaban heykelleri?
Tabii şunu da söylemem lazım, heykellerin hepsi birbirinden kötüydü. Başarısız...
Lakin binanın sahiciligi ve filmin neredeyse her repliğini bilip seviyor olmak kapattı bende o açığı...
Kızımla beraber gittiğimiz sınıfta, bol bol fotoğraf çektirirken şunu düşündüm, ilk seriler çekildiğinde ben doğmamıştım bile. O kuşak sevmişti, bizim nesil sevdi de kızım nasıl olur da bayılıyor Hababam Sınıfı'na?
Sanırım bunun cevabını vermek için kameralarımızı müzeden alıp, Hababam Sınıfı'nın kitabına çevirmemiz lazım.
Geçenlerde tekrar okuduğum Hababam Sınıfı kitabı, Rıfat Ilgaz'ın doğumunun 100. yılı anısına 2011 yılında iş Bankası Yayınları tarafından basılmıştı. Kitap, Ilgaz'ın "Hababam Sınıfı Nasıl Yazıldı?" başlıklı sunuş yazısıyla başlıyor. 1956 yılında Dolmuş adlı mizah dergisinde tefrika edilmeye başlayan seri, 1957'de kitap olarak neşredilmiş. Ilgaz, o kadar başarılı bir eser oluşturmuş ki, hem Türk edebiyatı / tiyatrosu hem de Türk sinemasında bir şahesere dönüşmüş. Üstelik ondan sonra yazılacak tüm okul / sınıf komedileri Hababam Sınıfı'nın bir taklidi ya da uyarlaması olmaktan öteye geçemeyecektir.
Bence şunu kabul etmek gerekir ki, eseri bu kadar kült ve popüler hale getiren şey, sinema filmleridir. Ancak o filmlere zemin hazırlayan şey de eserin kalitesi, özgünlüğü ve başarısıdır. Kitabı okurken doğal olarak, film serisinden pek çok sahne gelip gözlerinizin önünde dolaşıyor. Hatta senaryo yazılırken orijinal eserden, fazlasıyla faydalanıldığını görebiliyoruz. Filmlerde Hafize Ana, Damat Ferit, Semra Hoca gibi, esas eserde olmayan bazı karakterler varken; Refüze Ekrem, Yıkılmaz Hadi, Palamut Recep, Çolak Hamdi, Kalem Şakir, Düdük ismet gibi karakterler ise eserde yer alıyor. Kitabı okurken, içinde bulunduğum şartlar, kafamı dağıtacak, beni güldürecek ve kolay. okunacak bir kitap ihtiyacı doğurmuştu. Hababam Sınıfı tastamam bunu yaptı....
Kitabından, filmine kadar emeği geçen herkesi saygı ve rahmetle anıyorum.
Hababam, güm, güm, güm!