Türkiye'de futbol şehri denilince akla gelen şehir sayısı çok fazla değildir. Bu anlamda mesela bir İngiltere ile falan kıyaslayınca yerel takım tutma kültürü de Türkiye için hayli zayıftır. İşte bu futbol şehri olma ve yerel takım tutma konusunda güçlü bir geleneği olan nadir şehirlerden birisi memleketim olan Samsun'dur. Şehrin, kökleri 1927'ye dayansa da, 1965'te profesyonelliği başlayan Samsunspor, ilk Karadenizli olarak 1969 yılında çıktığı Süper Lig'de belli aralıklarla otuz sene boyunca mücadele etti. Bu süreçte ligde önemli dereceler elde eden, Balkan Kupası'nın son şampiyonu olan, Avrupa Kupalarında mücadele eden, gol kralları çıkaran Samsunspor, Türk futboluna, çoğu altyapısından olmak üzere Tanju Çolak, Hasan Şengün, Celil Sağır, Ercan Kol, Serkan Aykut, İlhan Mansız, Ertuğrul Sağlam, Tümer Metin, Cenk İşler gibi önemli isimleri de kazandıran bir kulüp oldu.
1980'li yılların efsane takımı olan ve şampiyonluğun kapısından dönen takımımız, 20 Ocak 1989 günü deplasmana giden otobüsünün geçirdiği kaza sonucunda teknik direktörü Nuri Asan ile futbolcularından Mete Adanır, Muzaffer Badalıoğlu ve Zoran Tomiç'i kaybetmişti. Birkaç sezonluk sarsıntının ardından İsmail Uyanık'ın başkanlığında 1993-2005 yılları arasında yine Süper Lig'de yer alan Samsunspor'un kara günleri 2006 yılında küme düşmesiyle başladı. Beş yıllık bir sürecin ardından 2011-12 sezonunda tekrar Süper Lig'de arzı endam eden ve Gekas'lı kadrosuyla zihinlere kazınan ekip, o sezon son maçta kaybederek küme düşmüştü.
On Bir Yıllık Sürgün
2012-13 sezonunda sahipsiz bırakılan kulübün başına bir futbol efsanesi geçti. Bahsettiğimiz 20 Ocak 1989 kazasında belden aşağısı felçli kalan, o dönemin takım kaptanı Emin Kar, "İyi günde herkes var; kötü günde Emin Kar" sloganı ve taraftar desteğiyle kulüp başkanı oldu. ( Samsunspor için her şeyini veren Emin Abi'mi rahmetle anıyorum, ruhu şad olsun. )
İlk sene takımı ligde tutan Kar, ikinci senesinde ise Play Off finali oynattı. Ancak Mersin İdman Yurdu ile oynanan bu final öncesinde Yıldırım Demirören Federasyonu tarafından dünyada eşi olmayan bir cezaya maruz kaldı ve Kadıköy'de yani tarafsız sahada oynanan maçta, Samsunspor'a seyircisiz oynama cezası verildi. Bir şekilde tribüne giren Samsunspor taraftarının zorla çıkarıldığı maçı kaybeden kırmızı beyazlılar, ertesi sezon yine Play Off finali oynadılar ve bu defa penaltılarla Antalyaspor'a kaybettiler. Bu yıldan sonra iyice sahipsiz bırakılan Samsunspor, 2016-17 sezonunda yıkılan stadında oynanan son maçta kümede kalırken, ertesi sezona sipariş bir teknik direktörle başladı. Şu sıralar milletvekili olan Alpay Özalan, Ankara'dan Samsunspor'a tayin edildi(!) ve sezona şampiyonluk hedefiyle giren Samsunspor, Özalan'la lige başlamanın bedelini ağır ödedi. Sezon sonunda tarihinde ilk defa İkinci Lig'e düşmüş oldu.
Devre arasında kayyuma kalan kulüp valilik tarafından yönetilmiş, daha doğrusu yönetilememişti. Bu düşüş taraftarlar için büyük bir yıkıma sebep oldu. Fakat bir ay sonra adeta bir müjde geldi. Kulübün efsane başkanı İsmail Uyanık, yıllar sonra yeniden Samsunspor'a döndü. Uyanık'ın yanında bir de ortağı vardı: Yüksel Yıldırım.
Yüksel Yıldırım ve Hüseyin Eroğlu
Yüksel Yıldırım, Sivas doğumlu olsa da henüz iki yaşındayken Samsun'a gelmiş ve ailece Samsunlu olmuş, kendini Samsunlu olarak niteleyen ve doksanlı yıllarda Uyanık'ın başkanlığında yöneticilik de yapmış bir isimdi. Sahibi olduğu Yıldırım Holding, dünyada yirmiden fazla ülkede iş yapan dev bir şirketti. İkinci Lig'de hemen şampiyon olmak amacıyla yola çıkan kırmızı beyazlılar o sezon yine Play Off'ta elendi. Camia büyük bir hayal kırıklığı yaşıyordu. İsmail Uyanık ile Yüksel Yıldırım'ın arası açılınca, Uyanık görevlerini bıraktı. 2019-20 sezonu başlamıştı ve lig devam ederken yine camia için efsane bir isim olan Ertuğrul Sağlam takımın başına geldi. Sağlam yönetimindeki Samsunspor, pandemi nedeniyle erken bitirilen ligde açık ara şampiyon oldu. Umutlar yeşermişti, işler iyi gidiyordu. Ancak Sağlam yönetimindeki Samsunspor ilk 2 takımla aynı puanı alıp, üçlü averajla ilk ikide kalmadığı, bazı şaibeli maçların da olduğu o sezon Play Off yarı finalinde Altınordu'ya elendi. O Altınordu'nun hocası Hüseyin Eroğlu idi.
2021-22 sezonunda ligi 7. sırada bitiren kırmızı beyazlılar, vasat bir sezon geçirdiler. Ancak bu sezon hedef net, çalışmalar kuvvetliydi. Sezona Bayram Bektaş ile giren Samsunspor, iyi bir başlangıç yapamadı. Ligin 7. haftasında takımın başına Hüseyin Eroğlu geldi ve her şey değişti?
Eroğlu yönetiminde şahane bir performans sergileyen Eroğlu, iki sezon önce Süper Lig yolunun kestiği Samsunspor'u, on bir yıl aradan sonra Süper Lig'e taşıdı. Üstelik rekor kırarak. Yirmi bir maç boyunca yenilmeyen Samsunspor, 13 Nisan günü Süper Lig'e yükselerek bu konuda Türkiye liglerinin en erken şampiyonu da oldu. Birinci Lig'de daha önce 7 şampiyonluğu bulunan ve bu anlamda ligin zirvesinde yer alan Samsunspor, 8. şampiyonluğuna da ulaşmış oldu.
Üstelik bu şampiyonluk ilginç bir şekilde geldi. Samsunsporlular olarak evlerimizde çay içerken şampiyon olduk! Bir gün öncesinde Tuzlaspor'u 30 bin taraftarının önünde 1-0 mağlup eden kırmızı beyazlılar, ertesi gün Gençlerbirliği'nin Eyüpspor'u İstanbul'da mağlup etmesiyle birlikte Süper Lig'i garantiledi. Hatta bu beklenmedik şampiyonlukla ilgili olarak Başkan Yıldırım, "ben TFF'nin iftarındaydım, takip edemiyordum ki, Ali Koç söyledi bana Süper Lig'e çıktığımızı" dedi.
Samsunspor'un şampiyonluğu şehirde çok büyük bir coşkuyla kutlanırken, futbolcuların da konvoya katılmaları ve taraftarlarla birlikte sevinmeleri dikkat çekti. Yüksel Yıldırım başkanlığında hiç borcu olmayan ve finansal sorunu bulunmayan Samsunspor, kurmuş olduğu futbol akademisiyle de dikkatleri çekiyor.
Sezon ortasında gerçekleşen 20 Ocak 1989 paneline katılan usta gazeteci Atilla Gökçe orada bir şey söylemişti: "Samsunspor'un Süper Lig'e ihtiyacı yok ama Süper Lig'in Samsunspor'a ihtiyacı var" cümlesi şimdi daha anlamlı olmuş gibi görünüyor.
Bizleri çok mutlu eden bu şampiyonlukta emeği geçen herkese teşekkür ederim. Yüksel Başkan sadece kendi hayallerini değil, bizlerin hayallerini de gerçekleştiriyor. Şampiyon olduğumuz gece, İstanbul'da taraftarlarla bir araya geldiğinde, bana söylediği ilk söz şu oldu: Bu takım benim değil, bu takım sizlerin!
İnanıyorum ki, bu çıkışımız bambaşka bir çıkış olacak; evimize döndük sonunda?