Türk müziğinin yaşayan efsanelerinden birisi olan Sezen Aksu'nun o şahane şarkı sözlerinden birisi şöyledir: "Dönüşü vardır zor sürgünlerin de"
Hatta öncesinde "bekle" der
Doğrusu, biz çok bekledik, çok özledik ve nihayetinde Samsunspor'umuz 2012 yılından bu yana ayrı kaldığı evine dönmek üzere. Tüm o zaman diliminde gerek kişiler olarak, gerekse camia olarak büyük acılar çektik, büyük bedeller ödedik. Kayıplar yaşadık, kapılardan döndük? Ama artık, geriye oynanacak olan üç maçtan sadece bir tanesini kazanmak kaldı ki, tam da bu maçtan önce bu durum, "dört maçtan ikisi" şeklindeydi.
Tuzlaspor maçı kâğıt üstünde kolay bir maç olarak görünüyordu. Otuz bin civarındaki taraftar topluluğu önündeydik. Sezonun ligdeki seyirci rekoru da kırılmıştı, takımımızın rahat bir galibiyet alacağı kanısındaydık. Ancak ortadaki mevzunun adı "futbol" olunca, evin hesabı çarşıya uymayabiliyor.
Maçın hemen başındaki gol ile birlikte adeta 1-0'a kurulmuş saat gibi işledi takım. Rutin, monoton bir işleyişti bu. Maalesef o bilindik coşkulu futbol yoktu sahada. Bunun sebeplerini tahmin edebiliyoruz elbette. Şöyle ki, takımımız 4 Mart ile 11 Nisan tarihleri arasındaki 37 günde 4'ü deplasmanda olmak üzere 9 maç oynamış oldu. Fizik olarak düşüş olması, onca kadro değişimine rağmen anlaşılabilir bir durum ve üstelik mental olarak "işi bitirmeye çok az kalmasının" getirdiği bir rehavet ve başarma duygusu stresini de eklemek lazım.
Üstelik rakibimiz Tuzla'nın ligdeki ne akar ne kokar durumunun onlara bir kafa konforu getirdiğini de farz edebiliriz. Hiçbir beklenti yok, camia baskısı yok? Evet, belki bir motivasyon getirmiyor ama bir rahatlık getirdiği de yadsınamaz. İşte o yüzden neredeyse tamamını rahat oynadığımız maçın son saniyelerinde saçma sapan bir gol yedik. Ancak iyi ki VAR uygulaması varmış. Normalde iki dakika sürmesi gereken o, gol yeme anı ile hakemin iptal kararı arasında geçen süre bize çok daha uzun geldi. Bu arada ilk devre Tanque'nin golünü iptal ettiren faul ile Tuzla'nın golünü iptal ettiren faul tek yumurta ikiziydiler! Şaşırtıcı olansa VAR hakemi olan Hüseyin Göçek'in, yani "tutarsızlıklar prensinin" bu kez tutarlı davranmasıydı.
Hüseyin Hoca'yı beğenip, takdir edenlerdenim. Ancak son maçlardaki Ahmet Sagat tercihini, daha doğrusu tercihsizliğini çok yanlış buluyorum. Geçen sezonun gol kralı, bir anda takımın üçüncü santraforu mesabesine getirildi. Üstelik yerine, maalesef kafa olarak burada olmayan ve ne şampiyonluğa ne de bu sezonun takımına aidiyet duyan Tomane'yi ikame etmek pahasına.
Savunma hattımız iyiydi fakat hücum üretkenliğinde aynı durumda değildik. Son iki maçtaki oyunumuz gelecek planlaması adına birtakım ipuçları sunabilir bize diye düşünüyorum.
Son olarak, bir yanım son iki maçı eleştirmek istiyor ama öbür ve daha güçlü olan yanım ise, "sevin, kutla, eğlen, mutlu ol; Samsunspor'umuz şampiyon olmak üzere" diyor.
Maçın adamı mı? Hiç şüphe yok ki, taraftardı!