Mehmet Yılmaz

Mert Irmağı

Mehmet Yılmaz

Pazar Köşesi

Mert Irmağı

Samsun bir sahil şehri olmasının ve kıyılarındaki düzlüklerin etkisiyle denize paralel olarak büyümüş ve gelişmiş bir şehirdir. Oysa ki denizi olmayan pek çok şehir, ortasından geçen bir ırmağın, nehrin etrafında gelişir ve büyür. Amasya’dan Saraybosna’ya, Tuna Nehri kıyısındaki Budapeşte’den, Belgrad’a, hatta Paris’ten Londra’ya; Amsterdam’dan Kahire’ye, Köln’den Düsseldorf’a kadar dünyanın pek çok yerinde bu durum böyledir.

Samsun denize nazır büyüse bile şehrin içinden geçen dereleri vardır. Bunlardan birisi her ne kadar adı Mert Irmağı olsa dahi, coğrafi olarak bir ırmaktan ziyade bir dere olan ve Mert Deresi de denilebilecek olan Mert Irmağı’dır.

Mert Irmağı, şehrin doğusunda, Karadeniz’e dökülen bir akarsudur. Canik ile İlkadım ilçeleri arasında doğal bir sınır oluşturan ırmak, Samsun tarihinde ve Samsunluların hafızalarında yer eder.

Mert Irmağı’nın doğusu, cumhuriyetin ilk yıllarına kadar şehir yerleşmelerinin olmadığı bir alandı. Sadece civar tepelerde bugünde bulunan bazı köyleri vardı ve bu köylerin bir kısmı Türk, bir kısmı ise Rum köyleriydi. Mübadele sonrasında o eski Rum köylerine bizim mübadiller yerleşti ve mesela yılların Papazköy’ü, Hasköy oldu.

Mert Irmağı’ndan geçiş, tahta köprülerle sağlanıyordu. Maalesef Mimar Sinan gibi büyük bir usta gelip de buraya, Balkanlarda çokça örneğini gördüğümüz o harikulade taş köprülerden birini yapmamış. Tabii bunda bölgenin yapı malzemesinin taş değil, ahşap olması da önemli bir etkendir ki, Samsun’da tarihi taş binaların hayli az olmasının sebebi de budur.

Mert Irmağı, Hasan İzzettin Dinamo’nun muhteşem romanı Savaş ve Açlar’da sıkça geçen bir yerdir. Salhane, bu ırmağın kenarında kurulmuştur ve şehrin en doğu sınırı ırmak kenarlarıdır.

80’li yıllara kadar ırmak suyu temiz sayılabilirdi. Ancak sonraki yıllarda maalesef ciddi bir kirlenmeye maruz kaldı. Yine de ırmağın iç kesimlerine doğru gittikçe, suyun temiz olduğunu söyleyebiliriz. Hatta buralarda balık avlanırdı ve halen de avlanır.

Irmağın karşı taraflarında Demirci ve Dereler gibi köyler yer alırken, şehir tarafı 2000’li yıllara kadar boş sayılırdı. Ancak günümüzde Kışla Mahallesi’nden aşağıya doğru inen çizgide ve Kazım Karabekir Mahallesi gibi yeni yerleşim alanlarında yoğun bir iskân göz çarpıyor. Belediye Evleri, Karşıyaka, Mezbane gibi yerlerin hepsi 1940’lardan sonraki göçlerle kurulmuştur. Samsunluların hafızasında tren yolu güzergahıyla yer eden ırmak, çevre yolu ve beraberinde başlayan kentleşmeyle farklı bir hal aldı. TOKİ Blokları mesela…

Mert Irmağı’nın şehir hafızasındaki bir başka karşılığı ise elbette eski stada ve Gülsan’a giden yoldu. Oraya giderken mutlaka o iki köprüden birinden geçmek zorundaydınız. Elbette ırmak kenarında halen bulunan Samsunspor Tesisleri ile biraz yanındaki eski Hal ile eski Otogar’ı unutmak mümkün değil. Bugün yerlerinde devasa bir AVM’nin yükseldiği bu alan da Mert Irmağı havzasında yer almakta.

Samsun Büyükşehir Belediyesi, bundan 15 yıl kadar önce Mert Irmağı ile ilgili bir seçim vaadinde bulunmuş ve Venedik gibi, sandalların, yürüyüş yollarının, rekreasyon alanlarının olacağı yerlerin temsili çizimlerini paylaşmıştı. Ancak maalesef olmadı.

Irmağın rejimi, Samsun iklimine uygundur. Yaz ve kış debilerinde farklılıklar görülmekle birlikte derinliği, en azından sahile yakın kısımlarda, hayli uygun sayılabilir.

Irmağın toplum hafızasındaki kötü bir hatırası ise 2012’de yaşanan sel felaketinde olmuştu. Küçücük derelerin bile coştuğu o felaket gecesinde Mert Irmağı da taşmış ve can kaybına neden olmuştu. Bu afetin ardından yeni bir ıslah çalışması başlatılmıştı.

Mert Irmağı bugün üzerinde üç büyük otoyol köprüsü olan bir akarsu durumunda. Çevre yolu bir müddet ırmağa paralel gittikten sonra bir kavis çizerek yön değiştirirken, tarihi Samsun-Sivas demiryolu hattı ise doğal olarak uzun müddet bu dereyi takip ediyor.

Evet, Samsun denize paralel olarak büyüyen bir şehir. Bu çok olağan ve doğru bir büyüme lakin Mert Irmağı’nınkuzey kenarları da artık nerdeyse tamamen şehirleşmiş durumda. Bir zamanlar boş tarlalar olan ya da tütün, mısır ekilen o geniş araziler artık sitelerin, blokların olduğu yerlere dönüşmüş halde.

Yine bir zamanlar Samsunluların balık avlamak, direksiyon talimi yapmak, iki tek atmak ya da arabalarını yıkamak için gittikleri yerler mahallelere dönmüş durumda. O nedenle ırmak hattında doğru ve güzel çalışmalar yapmak, oraları canlı birer rekreasyon alan haline getirmek her zaman düşünülmeli ve uygulanmalı…