Samsun’da geçen romanların sayısı pek de fazla değil. Bu anlamda onlara ulaşmak ve okumak da hayli ilgi çekici bir serüven olabiliyor. Savaş ve Açlar, Islak Kentin İnsanları, Çalı Harmanı, Mümin Bulut, Bir Gün, Reji'nin Kadınları, Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi gibi romanlar gibi Samsun’da geçen bir başka roman olan Madam Kovacs Artık Dönmeyecek de var.
Madam Kovacs Artık Dönmeyecek, 2009 yılında Güncel Yayıncılık tarafından basılmış. Yazarıyla ilgili pek bilgimiz yok maalesef. Kitapta da bir bilgi verilmemiş. Konu kısaca şöyle; 1950’lerin Samsun’undayız. Mösyö Kovacs Avrupalı bir firmanın çalışanı olarak Samsun’a gelir. Yanında eşi Madam Kovacs da vardır. İlona Kovacs aslen Macar bir ailenin İngiliz vatandaşı kızıdır. Samsun’da müreffeh bir hayat yaşayacaklardır. Bu esnada çoğu doktor, iş adamı gibi üst sınıfa mensup pek çok kişiyle de dostluklar kuracaklardır. Samsun’un sosyetesidir bunlar. İşte bu ortamda yaşanan aşklar, ilişkiler ve şehrin sosyetesinin hayat tarzı 7-8 yıllık bir sürece yayılarak anlatılıyor romanda.
Romanı okurken sıkılmıyorsunuz. Bu bir avantajdır. Madam Kovacs güzelliğiyle etrafını büyüleyen bir kadındır. Samsunlu bir ailenin orta yaşlı, yakışıklı ve müzmin bekar oğullarından bir iş adamı olan Kerim ile yakınlaşıyorlar. Ancak romanın ilk yarısındaki bu aşk-ı memnu durumu sonlara doğru birden fazla yasak aşka dönüşüyor. Adeta bir pembe dizi izlediğiniz hissine de kapılabiliyorsunuz. Bu arada Macar bir çiftin çocuklarına neden Ali ismini verdiklerini anlamak pek mümkün olmuyor tabii. Bazı durumların ise hayli abartılı olduğunu düşünmeden edemiyorsunuz.
İşin içinde Samsun olmasa bile bu kitabı alırsınız diyemeyiz. Bir bölümü Londra’da ama büyük bir kısmı Samsun’da geçtiği için okunası ve bütün roman boyunca hep Samsun’dan izler arayacaksınız. Peki, bulabiliyor musunuz? Evet, ancak yeterince değil. Yani şöyle, roman 1950’lerin Samsun’unu anlatıyor tamam ama o Samsun’daki dar bir çevreyi, yüksek sosyeteyi anlatıyor. Yani halkın genel yaşayışı ile ilgili bir şeyler yok. Yerel ve kültürel değerlerden sosyeteye nüfuz edebilmiş bazı küçük şeyler var sadece. Yani diyebiliriz ki, romandaki Samsun, Matasyon, Kızılay Kampı, Demir Spor Lokali, Derbent gibi bazı özel isimlerin yerine başka şeyler yazılsa kitabı Samsun’a bağlayan pek bir şey kalmayabilir. Bu anlamda eski Samsun’la ilgili tabiri caizse ucundan biraz koklatan bilgiler var. Ancak yine de hiç tanımadığımız ve nereli olduğunu dahi bilmediğimiz yazara bir Samsunlu olarak teşekkür etmek gerekir. Çünkü Samsun yerine herhangi bir yeri de tercih edebilirdi ve bu da bir farklılık oluşturmazdı.
Romanda eski Samsunla ilgili akılda kalan bazı şeyler şunlardı: Matasyon tarafına denize gidiliyor. Ancak Karadeniz yine deli dembelek. Ne kadar müsaade ederse, o kadar. Liman var ancak iskele bitmemiş ve açıkta bekleyen gemilere binebilmek için küçük tekneler kullanıyor. Çiftlik evleri meşhur; faytonlar kullanılıyor. Yağmurlar bol. Atom dediğimiz tatlılar evlerde de yapılıyormuş. Konfeksiyon olmadığı için bay ve bayan terzileri oldukça yaygın. Tütün işleri yapılıyor ve yabancı yöneticiler var. Çalışan kadınlar ise az da olsa öğretmen, hemşire ve genellikle Tütün Fabrikalarındaki işçiler. Dönemin politik havasından pek söz edilmiyor. Ancak sonraki yıllarda Amerikan askerlerini ve hatta ailelerinin gelmesi anlatılıyor. Avrupalı ailelere göre daha soğuk karşılanmışlar. Çünkü kültürel olarak çok savruk, kuralsızlarmış. Avrupalı aileler daha uyumluymuş.
Pahalı düğünler Şehir Kulübünde, yemekli ve danslı olurmuş. Kızılay Kampı gibi yerlerde gençler yaz tatillerini geçirebilirlermiş. Zengin aileler çocuklarını İstanbul’da okutabilirken işlerinin bir ayağı da yine İstanbul’da olabiliyormuş. Esebaba ( İsa Baba ) Türbesi civarında hem çaputlar bağlanır hem de piknik yapılırmış.
Demem o ki, Madam Kovacs’ı dansın, partilerin, sosyetik eğlencelerin, bağ evlerinin, at çiftliklerinin, yasak aşkların eşliğinde okuyabilirsiniz. İçinde Samsun’u da bulabilirsiniz pekala…