
Değerli okurlar, kıymetli kamu çalışanları öncelikli olarak konumuza girmeden önce Promosyon nedir bunun kısaca açıklamasını yapmak istiyorum. Promosyon, firmaların potansiyel müşterilerine kendilerini tanıtmak ve ürün hizmetlerini pazarlamak amacıyla kullandığı etkili bir tanıtım aracıdır. Kısaca Türkçe karşılığı özendirmedir. Kamu kurumlarında çalışan memurlar, işçiler, sosyal güvenlik kurumlarından gelir ve aylık alanlar ile hak sahiplerine talepte bulunmaları halinde bankalar tarafından bu kişilere promosyon ödemesi yapılmaktadır. Peki, çalışan maaş promosyonu nedir? Maaş promosyonu, kamu veya özel sektör kurumlarının bankalarla yaptığı maaş ödeme protokolleri kapsamında, ilgili banka tarafından çalışanlara ayni veya nakdi olarak yapılan ödemelerdir. Bu ödemeler genellikle çalışanlara doğrudan nakit olarak ödendiği gibi, promosyonun bir kısmı da hediye puan şeklinde yapılmaktadır. Promosyon anlaşmaları genellikle üç yıllık olup, otuz altı ay olarak değerlendirmeye alınmaktadır.
Promosyon ödemeleri konusunda son zamanlarda kamu çalışanları tarafından bankalara karşı büyük bir tepkiler oluştu. Bazı kamu bankalarının, kamu çalışanlarına yönelik promosyon ödemelerinde adaletsizlik yaptığını sendikalar aracılığı ile duyuran kamu çalışanları, maaşlarından ve diğer yapılan bankacılık iş ve işlemlerinden bankaların büyük karlar elde ettiğini ama ne hikmetse emekçiye de sus payı verdiklerini iddia ederek seslerini olabildiğince daha gür ve yüksek bir şekilde haykırmaktadırlar. Bazı sendikaların kamu çalışanları arasında yaptırdığı anketlerde bankaların kamu çalışanlarına verdiği promosyon tutarlarının güncel ekonomik koşullara göre son derece yetersiz olduğu çıkan sonuçlarda ortaya konulmuştur. Hatta geçtiğimiz günlerde yaklaşık 210 bin çalışanı olan adalet bakanlığı personeline bir banka tarafından verilen promosyon tutarı bakanlık çalışanlarını ayağa kaldırmış, çalışanlar, "bu rakam hakaret gibi, yetersiz ve yersizdir" diyerek durum hakkında nitelendirme yapmışlardır. Kamu çalışanları yetkili sendikaları ihale sürecinde sessiz kalmakla eleştirirken, diğer taraftan istifalar ülke genelinde dalga, dalga yayıldı. Ve sırf bu yüzden birçok yerde yetkili sendikalardan istifalar gerçekleşmişti. Adalet bakanlığı çalışanları duruma o kadar öfkelilerdi ki; biranda büyük bir çoğunluk bankayı boykota başladılar ve ilk iş olarak maaşlarının yattığı gün, hesaplarındaki tüm paralarını başka bankalara aktarmaya başladılar. O da yetmedi, kredi kartlarını, esnek hesaplarını iptal yoluna giderek maaş hesapları dışındaki tüm bankacılık iş ve işlemlerini askıya alarak bankayı cezalandırma yoluna gittiler. Tüm bu olumsuzluklar yaşanırken, maalesef bazı bankalar halen daha bildiklerini okumaya devam ederek, yapılan ihalelerde yine düşük rakamlar ile teklifler sunmaya devam ettiler. Oysa ki bir önceki sözleşme tarihinden bugüne kadar aradan geçen 3 yıllık süre zarfında memur maaşlarının 6-7 kat arttığı, buna rağmen, bazı kamu bankalarının maaş promosyon ihalelerinde kamu-kurum ve kuruluşlarına verdikleri tekliflerin piyasa ortamı ile örtüşmediği defaatle sendikalar tarafından dile getirilmesine rağmen maalesef kamu bankaları düşük teklif verme konusunda ısrarcı tutumlarına devam etmektedirler. Diğer bir husus ise kamu bankaları tarafından maaş anlaşması ihalelerine yeterli katılımın olmadığı, çalışanlar arasında bu hususun rekabeti engellediği görüşü ve düşüncesi hâkim olmuştur. Yazımın da başında belirtiğim gibi reklam ve promosyon, firmaların potansiyel müşterilerine kendilerini tanıtmak ve ürün hizmetlerini pazarlamak amacıyla kullandığı etkili bir tanıtım aracıdır. Bu nedenle bankalar, daha fazla öne çıkabilmek için etkili sloganlar geliştirerek yazılı, sesli ve görsel yayın paylaşımları yapmaktadırlar. Bunlardan bazıları şöyle; "İşimiz Halden Anlamak", "Burası Sizin Yeriniz", "Önce halk, sonra banka", ve "Bir bankadan daha fazlası" gibi sloganları kullanan kamu bankalarının, kamu çalışanları için de bir bankadan daha fazlasını yapması, memurun halinden anlayan bir yaklaşım sergileyerek, çalışanların hak ettikleri promosyon tutarları ve piyasa gerçekleri ile yapılacak olan tüm ihalelere katılım göstererek, rekabetin korunmasını güvence altında tutmalıdırlar. Bunlar bankaların dikkat etmesi ve yapması gereken hususlar. Burada kusuru hep bankalarda aradık, peki, yetkili sendikalar ne işe yarıyor. Toplu görüşme süresinde oturdukları masada bu konuları gündeme getirmişler midir? Bu konuda açık, açık görüş belirterek, promosyon artışları ile alakalı olarak rakamlarla bunu imza altına almışlar mıdır? Hayır? O zaman promosyon konusundaki kafa karışıklığını yada eksiklikleri sadece bankalara yüklemek de doğru olmayacaktır. Çünkü asıl işini yapması gereken ve kamu çalışanlarının haklarını araması gereken yetkili sendikalar, burada asıl suçlu olan taraftır. Halk arasında bir atasözü var; ağlamayan bebeğe mama verilmez. Sesini yükletmeyen kimseye hakkını vermezler. Onun için sesinizi duyurmalı, hakkınızı aramalısınız. Ve önce siz, hak aramayanlardan hakkınızı istemelisiniz. Bir sendikadan daha fazlası için; önce üye, sonra sendika demelisiniz? Kalın sağlıcakla.