Samsun (TÜYAP) Kitap Fuarı dün 8. kez açıldı. Biz de ilk gün gittik. Hafta içi derslerimiz başlıyor, vakit bulamayız diyerek acele ettik. Fuarda eski öğrencilerimizi görmek güzeldi. Kitapların büyük kısmının malayani konular üzerine olması üzücüydü. En az üçte birinin lise ve üniversite hazırlık kitapları olması alışılagelmiş bir durumdu. Yazarların kitaplarını imzaladığı standlarda kuyruk olanların hemen hepsinin ergen olması, imzalatmak istedikleri kitapların da genel kültür, bilgi ve gelişim kitaplarından ziyade diğer (yaşım itibarıyla anlam veremediğim) içerikte olması (bana göre) düşündürücüydü. (O kitaplarda ne vardı ve gençlere ne veriyordu? Kendi yaşlarına yakın yazarların yazıp imzaladığı bu kitaplar umarım en azından gençlerimize okuma zevki aşılar da biz de eleştirdiğimiz için mahcup oluruz). Üniversitelerin standlarındaki kitapların üniversite yayınlarından ziyade öğretim üyelerinin kendi çabaları ile yayınlattıkları kitaplar olması "üniversitelerimiz ve onların yayın politikaları" adına utanç verici desem yeridir. OMÜ'nün standında birkaç ders kitabı dışında bir şey yoktu. Samsun Üniversitesi standında ise öğretim üyelerinin tanıtım amaçlı (satış demiyorum) kendi kitapları vardı. SAMÜ yeni olduğu için bir şey diyemiyorum. Fakat OMÜ 50 yıla yakın geçmişi ile şimdiye kadar binlerce kitabı olması gerekirdi. Bu problemin geçmişten beri çözülememiş olması ayrı bir konu. "Kitapsız hoca, kitapsız üniversite" konusunu aramızda tartışırız diyerek şimdilik bu kadar eleştiriyle yetinelim...
Kitap Fuarı Samsun için adeta "çölde bir vaha". İki üniversiteli Şehr-i Samsun "kültürel faaliyet bakımından adeta bir çöl" gibi. Dinî cemaat ve dernekler de olmasa "konferans"ın adını nerdeyse unutacağız. İyi de burası bir üniversite(ler) şehri. Burada sadece dinî değil, her türlü etkinlik, faaliyet, konferans, panel, söyleşi, konser ve sair olmak zorunda. Yoksa öğrencilerimiz sadece haftada 15 saat branş dersi ile nasıl "entellektüel" olabilirler? Her iki üniversitenin şehir merkezinden uzak oluşu da ayrı bir dert. Özellikle Atakum'da bu boşluğu kafeler hakkını vererek(!) dolduruyor. İleri yaşlarda bilgi edinmek zor. Ağaç yaşken eğilir. Üniversite çağı en verimli yaşlar. Lâkin kime ne anlatıyoruz!
Samsunlu yazarlar da bu fuarda kendi gayretleri ile yer aldılar. Yazdıkları kitaplar vasıtası ile okuyucularıyla buluştular. Bugün için sayıları az olsa da umarım gelecek yıllarda artar. Çünkü onların varlığı ve yaptıkları yayınlar yereli öne çıkardığı için diğerlerinden çok daha kıymetli. Hepsini ayrı ayrı tebrik ediyorum. İyi ki varlar.
Samsun bugün kültürel anlamda bir boşluk yaşıyorsa elbette bunun vebal ve sorumluluğu önce Büyükşehir ve alt belediyeler (çünkü bunların vatandaştan topladıkları emlak vergisi içinde kültür payları var), sonra da üniversitelerin yönetimleri üzerinde. Fuarda Samsun Büyükşehir Belediyesi'nin standında yaklaşık 10 yıl önce yayınladığımız kitapları gördüm. Onlar da göstermelik olarak duruyor. Satış ve dağıtımı yok. Bizim hazırladığımız "Samsun Araştırmaları" ve "Samsun Albümleri" ile Baki Sarısakal hocamızın kitapları. Son dört yılda Büyükşehir'in tek bir yayını yok. Olsa koyarlardı herhalde. Geçen yıl "Yolcu" vardı, bu yıl o da yok, "gitmiş". Çok merak ediyorum; "Avrupa'nın en prestijli mimari ödülünü alan kütüphane binası" içinde Samsun Büyükşehir Belediyesi Yayınları olacak mı diye. İşin kötüsü Yalı Kafe'nin yerine de Kitap Kafe yapılıyor. Aksilik buraya da kitap lazım. Bu kütüphanelerde Samsun Kitaplığı olacak mı? Olacaksa Samsun ile ilgili ne koyacaklar? Merak işte, kendi kendime soruyorum.
Tabi, bu arada "Kültür nedir"? Bu şehirdeki kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplumun önde gelen yöneticileri kültür deyince ne anlıyorlar orasını ben bilemem. Bu fuar Samsun için önemli olduğu kadar bilim için, sanat için, kültür için, geleceğimiz için o kadar önemli ki. Fakat açılışta ne Sayın Vali ve ne de Sayın BŞ Belediye Başkanımız var. Umarım sonraki günlerde ziyaret ederler de gençlere örnek olurlar. Çünkü önem verilirse bu fuar gelişir, büyür, amacına uygun olarak şehre gerçekten büyük katkı sağlar. Önem verilmezse önce sıradanlaşır, şimdi kısmen görüldüğü gibi dershane kitapları sergisine döner ve birkaç yıl sonra da tamamen ortadan kalkar.
Netice olarak ben sadece Samsun'un; üniversite, halk ve birey olarak kültürel anlamda bir fakirlik, yoksunluk, umursamazlık, aymazlık içinde olduğunu, bu durumun Samsun'a yakışmadığını söylüyorum. O kadar. Şehirde sadece ben yaşamıyorum. Bu şehirde yaşayan her bir ferdin bu önemli konuda illaki bir fikri vardır.