R. Miraç Öztürk

MESEM ÇOCUK İŞÇİLİĞİNİN KILIFINA UYDURULMASIDIR

R. Miraç Öztürk

 

Mesleki lise olarak eğitim veren Rüştü Kazım Yücelen Mesleki Eğitim Merkezi'nde öğrenim gören Alperen Uygun, çalıştığı inşaatta 3. kattan asansör boşluğuna düşerek yaşamını yitirdi. Çok övünülen MESEM projesinin cinayetlerinden sadece birisiydi Alperen.Çocukluğunu yaşaması gereken yaşta ağır iş koşullarında yaşamını yitirdi, cinayete kurban gitti.

Kim ne derse desin MESEM,çocuk işçiliğin kılıfa uydurulmuş halidir, çocuk istismarının yasal halidir.Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinde 18 yaşından küçük herkesin çocuk sayılacağı belirtilmektedir. Ancak MESEM kapsamında çalıştırılan çocuklar, yaşlarından çok büyük işlerde çalıştırılmaktadır. Bu çocuklar hemsermayeye ucuz işgücü olarak pazarlanmakta hem de sigortasını devletin karşıladığı sınırsız bir kaynak olarak kullanılmaktadır. Son bilgilere göre Mesleki Eğitim Merkezlerindeki öğrenci sayısının 1 milyon 405 bin olduğu belirtmiştir. Bu korkunç bir rakam.Bunun en büyük sebeplerinden biri de yoksulluktur. Yoksul aileler çocuklarının en kısa zamanda iş bulmalarını, meslek sahibi olmalarını, ekonomilerine katkı sağlamalrını ve çocukların okul masraflarını karşılayamadıkları için MESM'i tercih etmek zorunda bırakılmaktadır.

MESEM, güncel tabiriyle ucuz emek olarak çocuk işçiliğinin meşrulaştırılmasıdır. Ayrıca, MESEM kapsamında çocuklar ağır işlerde çalıştırılmaktadır. Denetimsiz, tehlikeli iş kollarında güvencesiz çalışan çocuklarhem fiziksel hem de manevi istismara uğramaktadır. İş Sağlığı ve Güvenliği mevzuatlarına göre riskli ortamlarda çalışacak bireylerin yeterli teknik eğitim, iş güvenliği donanınmı ve yaş olgunluğuna sahip olmaları gerekmektedir. MESEM'e giden öğrenciler bu tanımlamadan çok uzaktadır. Bunun son örneği mesleki lise olarak eğitim veren Rüştü Kazım Yücelen Mesleki Eğitim Merkezi'nde öğrenim gören 16 yaşındaki Alperen Uygun'dur. Alperen, asansör boşluğuna düşerek yaşamını yitirmiştir.Denetimsizlik, bilgisizlik, ucuz iş gücü mantığı bir çocuğun canına mal olmuştur.

Çalışma yaşamına ilişkin bireysel ilişkileri düzenleyen 4857 sayılı İş Kanunu'nda; 14 yaşını bitirmiş 15 yaşını doldurmamış ve ilköğretimini tamamlamış kişi çocuk işçi, 15 yaşını tamamlamış ancak 18 yaşını tamamlamamış kişi de genç işçi olarak tanımlanmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu'na dayanılarak çıkartılan Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılmalarına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte, çocuk ve genç işçilerin çalıştırılabilecekleri işler belirtilmiştir.Bu işlerin tamamı hafif işler olmak zorundadır. Ancak MESEM'e giden çocuklar çok tehlikeli diye sınıflandırılan işlerde çalıştırılmaktadırlar. MESEM çıraklık eğitimi veren bir proje değil, doğrudan doğruya çocukların büyükler gibi çalıştırıldığı bir projedir ve bunun adı çocuk işçiliğidir.

MESEM, piyasaya ucuz hatta tabiri yerindeysebedava işgücü sağlamaktadır. MESEM'in tercih edilmesinde sadece mesleki kaygılar değilyoksulluk ön plandadır. Mesleki eğitim merkezlerine kayıtlı öğrenci sayısı son yıllardayüzde 784'lük bir artış göstermiştir. Çocukların gelecek kaygıları, işsizlik problemi, ailelerin gelecek kaygısı, çocuklarını okula gönderecek ekonomik genişliğe sahip olamamaları da MESEMlerin tercih edilmesinde büyük rol oynuyor. Yani MESEM aslında bir"yoksulluk" projesi olarak da dikkat çekiyor.

MESEM, çocukların haklarını yasal yollarla ellerinden almak demektir. MESEM'in bu süreçte tek faydası ülkemizdeki"çocuk işçiliği" gerçeğini sadece resmi olarak kayıt altına almış olmasıdır. MESEM haricinde kayıtdışı yüzbinlerce çocuk, çocuk işçi olarak çalıştırılmakta hatta yaşamlarını yitirdiklerinden kimsenin haberi dahi olmamaktadır.

Türkiye, ucuz iş gücü cenneti olma yolunda hızla ilerlemektedir ve şimdi bu sıfata"çocuk işçi cenneti" de eklenmiştir. Denetimsiz koşullarda, ağır işlerde, asgari ücretin yarısına, sigortasız, güvencesiz milyonlarla ifade edilen çocuk işçi her gün ölümle burun buruna çalışmaktadır. Ekonomik krizin herkesi yerle yeksan ettiği, fakirin daha fakir olduğu bu sistemde maalesef çocuklarımızın haklarını korumak adına elimizden gelenin en iyisini yapamamaktayız. Bugün sadece bir haber başlığı olarak gördüğümüz ve üzerinde durmadığımız bu çocuklar bizlerin geleceği ve bizlergeleceğimizi sermayeye peşkeş çekiyoruz. MESEMler kapatılmalı, çocuk işçiliği ile ilgili acil bir eylem planı hayata geçirilmelidir. Burada da görev sendikalara, sivil toplum örgütlerine ve basına düşmektedir.Bir çocuğumuzun daha ölümüne tahammülümüz olmamalı...