Akın Üner

İÇ CEPHE

Akın Üner

İnternet dediğimiz icat, sadece ulaşımı, haberleşmeyi filan hızlandırmakla kalmadı; tarihin akışını bile hızlandırdı.

On senede olup bitecek olaylar on günde gerçekleşiyor.

Gazze katliamları, Suriye'de rejim değişikliği, İsrail'in İran'a saldırması, Arap Dünyasının Amerika'nın arka bahçesi haline gelmesi, ticaret savaşları gibi bir sürü olay bir sene içinde oldubitti.

Ülkemizdeki tablo da aynı hızla değişiyor. Yerel seçimlerin üzerinden bir sene geçti, başkanların büyük kısmı koltuklarını bile ısıtamadan başlarına neler geldiğini görüyorsunuz. Eski düşmanların dost, teröristlerin oyun kurucu olduğu tuhaf bir dönem yaşıyoruz.

Hal böyle olunca, ister istemez önümüzdeki birkaç sene içinde neler olacak diye endişe etmeye başladık.

Bir dünya savaşı çıkar mı, nükleer bombalar patlar mı, dünyada sınırlar değişir mi, dünya ekonomisi çöker mi, İran'dan sonra sıra Türkiye'ye gelir mi diye korkuyoruz.

Bir vatandaş olarak bizi endişelendiren bu konular hiç şüphesiz memleketi idare edenleri de huzursuz ediyor olsa gerek.

Nitekim iç cephenin güçlendirilmesi diye bir söylem tutturulmaya başlandı. Milli çözüm süreci, terörsüz Türkiye diye dillerden düşürülmeyen açılım da buna bağlanıyor.

Doğru yöntem bu mudur diye soracak olursanız benim bir vatansever olarak rezervlerim var. Fakat emperyalizmin elinden bölücülük kartını almak gerektiğini ben de görüyor ve kabul ediyorum.

Velakin iç cepheyi güçlendirmek için dünkü bölücülerle yol yürüyecek kadar radikal bir yöntem izlenirken bir yandan makul merkezdekileri sistem dışına itmeye çalışmak iç cepheyi güçlendirme niyetine hizmet eder mi?

Başa dönecek olursak: Birkaç sene içinde dünyada neler olacak ve bundan ekonomimiz, milli güvenliğimiz, iç barışımız nasıl etkilenecek; bütün bunları ömrümüz olursa göreceğiz.

Ancak her hâlükârda bizi bekleyen tehlikeleri bertaraf etmek için tam anlamıyla milli dayanışmaya ve birbirimize mutlak olarak güvenmeye ihtiyacımız var.

Lafın tamamını söylemeye lüzum var mı?