Gazze, Gazze deyip duruyoruz ama Netanyahu denen deli, sadece kendi yamacındaki el kadar şehirde yaşayan Filistinli kardeşlerimizi vurmakla yetinmiyor.
Bazen Lübnan ve Suriye'de, bazen Yemen'de, son olarak da İran'da Müslümanlara kan kusturuyor.
Özellikle İran gibi kadim bir devletin genel kurmay başkanını, devrim muhafızlarının komutanını, nükleer enerji konusunda uzman bilim insanlarını ve üst düzey birçok ismi aynı gece, evlerinde, yatak odalarında uyurken katletmeleri küstah bir güç gösterisi olarak kayıtlara geçti.
*
Gelen bilgilere bakılırsa bu saldırıların bir kısmı, İran topraklarından havalanan SİHA'lar ve füzeler ile yapılmış.
İsrail'in bunu yapabilmesi için son derece güçlü bir istihbarat ağının olması gerek.
Üst düzeyden kişilerin aynı anda nerelerde uyuduğunu bilmek, nokta saldırılarla öldürmek ve bunu büyük ölçüde İran topraklarına önceden yerleştirilmiş silahlarla yapmış olmak, Siyonist Rejimin istihbarat ve teknoloji konusunda ulaştığı ürkütücü seviyeleri gösteriyor.
*
ABD ve İsrail'in yıllar evvel Büyük Ortadoğu Projesi diye fütursuzca duyurduğu Coğrafyamızı ateşe veren süreçte sıranın Irak ve Suriye'den sonra İran'a geldiği anlaşılıyor.
BOP denen kanlı hayaletin haritası incelendiğinde İran'dan sonra sıranın Türkiye ve Arap ülkelerine geleceğini tahmin etmek için müneccim olmaya gerek yok.
Haliyle İran'da rejim önde gelen isimlerine ve devlet kurumlarına pervasızca saldıran Emperyalist aklın Türkiye'nin içinde hazırlık içinde olduğunu vehmetmek zorundayız.
*
Biz memlekette muhalif avındayken acaba kaç casus, sinsice devlet kurumlarımızın can damarlarını kaydediyor?
Devlet büyüklerimizin gündelik alışkanlıklarını ve güvenlik zaaflarını çoktan belirlemiş olabilirler mi?
Ülkemize doluşan milyonlarca sığınmacı içinde kim bilir kaç tane uyuyan hücre var?
Siyasi partilerimizin, ulusal medyamızın, kültür sanat dünyamızın içinde emperyalistlerin beslediği sureti Hak'tan görünen kaç kişi olduğunu biliyor muyuz?
Üniversitelerimizin bilim üretmemesi, eğitim sistemimizin çökertilmesi, tarım ve hayvancılığımızın bitirilmesi, akarsularımızın kirlenip sahillerimizin betonlaşması için görevlendirilmiş kişileri biliyor muyuz?
Karar alma mekanizmalarına sızmış, ülkenin demokratikleşmesine ve iç barışına taş koyanlar varsa şaşırmalı mıyız?
*
Biz muhalif avıyla meşgulken memleketin dört köşesine yuvalanan emperyalist ve siyonist uşağı cadıları gözden kaçırıyor olmayalım?