Son birkaç yıldır Ukrayna'da Rus işgaliyle başlayan ve kısa süre içinde Batıyla Rusya'nın bilek güreşine dönüşen savaşı konuşuyoruz.
Rusya'nın nükleer güç olması ve savaşın arka planındaki NATO - Rusya çekişmesi bütün dünyayı acaba bir Dünya Savaşının eşiğinde miyiz diye korkutmaya yetti.
Bu savaş uzun süredir devam ediyor olsa da en azından şimdilik taraflar nükleer silahlara başvurmaktan uzak durma basiretini gösterdiler.
Bu savaşın bitmesi için Amerikan başkanı Trump'ın çılgın üslubunun netice vermesini bekliyoruz.
Bu umut ve beklenti devam ederken bir anda iki başka nükleer güç Hindistan ile Pakistan arasında sıcak çatışmalar başladı.
Tartışmalı Keşmir Bölgesinde yaşanan bir terör olayından dolayı Hindistan, komşusu Pakistan'ı sorumlu tutunca yükselen gerilim hızla topyekun bir savaşa evrilme tehlikesi içeriyor.
1947 yılından bu yana birkaç kez topyekun savaşan iki ülkenin 170'er tane kayıtlı nükleer başlık taşıyan silahı bulunuyor.
Yaklaşık bir buçuk milyar nüfusuyla dünyanın en kalabalık ülkesi olan Hindistan'a karşılık 250 milyon nüfusuyla Pakistan dünyanın en kalabalık beşinci ülkesi durumunda.
Her iki ülkenin çok kalabalık olması, nükleer teknolojilerinin çok da yeni olmaması ve çatışmanın arka planında din ve inanç farklılıkları olması tehlikeyi büyütüyor.
Zira bir nükleer savaş nedeniyle birkaç milyon insan kaybetmiş olmak, diğer ülkeler kadar bu iki kalabalık Asya ülkesi için korkutucu olmayabilir.
Demokratik kültürlerinin zayıf olması ve dini sebeplerle duyulan husumetin derin kökleri iki ülke için nükleer silah teknolojisini kullanma konusunda fren ve kontrol mekanizmalarını zayıflatıyor.
Savaşın bir tarafında Hıristiyan ve Yahudi inancından olanlar bulunmadığı için batı dünyası buradaki nükleer savaş tehlikesine Ukrayna'daki kadar hassas bakmıyor.
İsrail'i tehdit eden İran nükleer silah teknolojisinin gelişimine izin vermemek adına her yola başvuran ve Rusya'nın Avrupa'nın dibinde nükleer silaha başvurmasından endişe edenler için güney Asya'daki nükleer çatapat aynı ölçüde rahatsız edici değil.
Ancak burada yaşanacak bir nükleer savaşın Pakistan'dan Orta Asya ülkeleri, İran ve Ortadoğu'ya büyük bir göçmen akınına yol açacağını ön görebiliriz.
Hindistan'da ise bu göç dalgası, elitler için batıya olabilir ama geniş coğrafyaya başlı olarak ülke içinde kuzeyden güneye bir büyük göç yaşanabilir.
Böyle bir savaşın Türkiye için milyonlarca yeni göçmen ve ekonomik sorunlar anlamına geleceğini dikkate alırsak, bize çok olumsuz etkileri söz konusu olabilir. Zira Türkiye'yi kardeş gören Pakistan halkı için olası nükleer savaşta sığınılacak liman Anadolu'dur. Türkiye'nin ekonomisinin bütün iyi niyetimize rağmen yeni göç dalgalarına dayanacak durumu yoktur.
Özetleyecek olursak Keşmir kaynaklı nükleer savaş ihtimali, Ukrayna'dakine göre çok daha büyüktür. Böyle korkunç bir savaşın Türkiye için de vahim sonuçları söz konusudur.
Türkiye'nin diplomatik imkanlarını iki ülkenin ateşkes ve barış için arabuluculuk üzerine kurgulamasında yarar var.
Allah dünyamızı korusun.