Malum, Marmara Denizi açıklarında bir hayli şiddetli bir sarsıntı oldu ve memleketin uyuyan gündemlerinden birisi olan deprem gerçeği ile birkez daha yüzleştik.
Uzun lakırdıya girmeyeceğim. Hele siyasi tartışmalara uzun uzadıya değinmek istemiyorum. Ancak başlarken şu kadarını söylemezsem vicdanım beni rahat bırakmaz: Bu kadar yakın deprem tehlikesi varken seçilmiş belediye başkanlarının görev başında olmamasını endişe verici buluyorum.
Deprem sonrası ekranları mesken tutan bBütün akademisyenleri dikkatle dinlemeye çalıştım. Biri hariç hepsi aynı şeyi söylüyor: Tarihsel olarak 250 yılda bir gerçekleşen ve yaklaşık 6.8 ile 7.4 arasında olması beklenen Büyük Marmara Depremi çok yakın bir tarihte gerçekleşecek.
Üstelik yoldaki bu deprem herkesi korkutan 6.2 şiddetindeki sarsıntıdan 10 ile 15 kat daha şiddetli olacak gibi görünüyor.
Anlaşılan o ki son sarsıntı, asıl büyük deprem beklenen ana fayın Batı ucunda 6 ile 15 km arasındaki nispeten gevşek bölümde oldu. Bu fayın doğusundaki 80 ile 90 km uzunluğundaki bölgede kayaçlar daha rijit olduğundan parçalı değil blok bir kırılma bekleniyor. Bu sarsıntı, ana depremi biraz yaklaştırmış ya da uzaklaştırmış olabilir. Ancak son tahlilde ana deprem tehlikesi devam ediyor.
Öte yandan Marmara'nın güneyinde ve Güney doğusunda deprem periyodu dolmak üzere olan başka tehlikeli faylar da var. Önümüzdeki 50 yılda bölgede çok şiddetli birden fazla deprem olacak gibi görünüyor.
Bu depremler megakent İstanbul'un yani sıra Bursa, İzmit, Sakarya, Tekirdağ, Balıkesir ve Eskişehir gibi büyük kentlerimizi, bu illere bağlı çok sayıda ilçeyi tehdit ediyor.
Söz konusu bölgede ülkemizin ekonomik ve insan gücü açısından can damarı sayılacak kentler bulunuyor. Bu kentleri depreme hazırlarken büyük deprem tehlikesi olmayan Konya, Ankara, Karadeniz sahili gibi bölgelere ekonomik yatırımları ve nüfus hareketlerini kaydırmak gerekiyor.
Son söz: Allah bizleri korusun. Ülkemizi yönetenlere feraset nasip etsin.