Akın Üner

İdeolojiler Çağı Biterken Gazze, Kıbrıs, İmralı

Akın Üner

Son haftalarda güncel konulardan bir tanesi Azerbaycan dışındaki Türk devletlerinin aynı anda aldıkları bir kararla Kıbrıs'ta Rum tezlerinin yanında saf tutması!

"Türk Devletleri Teşkilatı" etrafında estirilen ve iç politikada epeyce alkışlanan tevziratın romantik bir sevdadan öte gidemediğini üzülerek gördük.

Dünyada olan bitenleri propaganda malzemesi gören anlayış nedeniyle Türk kamuoyu tarafından büyük anlamlar yüklenen bir balon böylece söndü.

Bundan sonra durumu toparlamak ve iç politikada bir hasara yol açmamak adına hangi manevra yapılırsa yapılsın, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Kırgızistan, resmi olarak Rum yönetimini tek devlet olarak tanıdı. Üstelik KKTC'yi tanımayacaklarına dair bir belgeyi onayladılar.

Türk kamuoyu, bunu bir tür ihanet gibi algıladı. Akdenizlilik bulaştığından mıdır nedir, duygusal insanlarız. Çabuk seviyoruz, çabuk küsüyoruz.

Oysa akraba devletlerin bu kararının arkasında iki temel sebep olduğunu görüyoruz:

Birincisi, AB ülkeleri 12 milyar dolarlık petrol ve doğal gaz sözleşmesi için Yunanistan'ın baskısıyla akrabalarımıza Kıbrıs şartını dayattılar.

İkincisi, bu ülkeler üzerinde etkisi bizden çok daha güçlü olan Ruslar, Suriye'de bizimkilerin Batılılarla iş tutmasının bedelini böyle ödettirdi.

Azerbaycan bu işin dışında kaldıysa nedeni, Karabağ konusunda Türkiye'nin korumasına ihtiyaç duyması olduğu kadar İsrail ile Türkiye arasındaki gerginlikte arabulucu görevi yürüttüğü için Batı dünyasının göz yummasından ibaret!

Bizim diplomasiyi iç politikaya alet etme hatamızın yanı sıra ideolojik takıntılarla uluslararası ilişkilerimizi şekillendir yanlışımız, sadece Türk dünyası değil İslam dünyasıyla aramızda kara ked girmesine sebep oluyor.

Suriye'de meseleye mezhep eksenli baktığımız için İran'la işbirliği yerine Amerika'yla yol aldık. İran'ı oradan çıkartmamızın bedeli, Suriye'nin dağılma noktasına gelmesi ve İsrail ile aramızda bir tampon olabilecek bir ülkenin fiilen kalmaması oldu. PKK devleti ve BOP hayaletinin hortlaması da cabası!

Suriyeli Araplarının Körfez ülkeleri ve Suudi Arabistan dururken bize sığınmaları, Gazze meselesinde Arap devletlerinin umursamazlığına karşın bizim İsrail'e karşı tek başımıza çabalıyor olmamız bütün bu ideolojik bakışın bir sonucu olarak kayda girdi.

Bizim milletin önemli bir kısmı, bu durumu yine iç siyasete malzeme edilmesi nedeniyle başarı gibi görüyor. Ancak emin olun, bizim Ümmet'in zengin Arapları, İsrail belasından ve fakir akrabalarından onları kurtardığımız için bize duacılar!

Dış politikayı ideolojik okuma hastalığı sadece Milliyetçi Muhafazakar Türklere ait bir hata değil aslında.

İmamoğlu'nun tutuklanması sürecinde Sosyalist Enternasyonele bağlı siyasi partilerce yönetilen birçok Avrupa Devleti, gelişmeleri balkondan çekirdek çitleterek izledi.

Hiçbirisinin Türkiye'deki yoldaşların neler yaşadığı umurlarında bile değil. Onlar, sığınmacı sorunu kendilerine bulaşmadığı sürece Türkiye'de neler olduğuyla ilgilenmiyor.

İşin aslı şu: Dünyada ideolojiler çağı, çoktan bitti.

Trump denen deli kovboy da tabuta son çiviyi çaktı.

Adamın Batılı devletlerle kurdukları neoliberal sistem umrunda değil. Ukrayna ve NATO ile cephe kardeşliği de anlamını yitirmiş gibi görünüyor.

Trump'ın tek ideolojisi para!

Yeni dünya düzeninde ideolojiler eski bir romantik film haline geldi.

Haliyle Kıbrıs ve Gazze'de olanlar ve olacaklar şaşırtıcı değil.

Başlıkta İmralı sürecine de yer verdim. Zira DEM Partiyle MHP arasındaki bahar iklimini hem Türk Milliyetçileri hem de Kürtçü kafayı aynı düzleme sürükleyen uluslararası iklimi doğru okumadan anlayamayız.