Akın Üner

SEVGİLİ CİMER ABİ

Akın Üner

Mektubuma başlamadan evvel en kalbi duygularla seni selamlıyorum. Sayın Cumhurbaşkanımın ellerin öpüyor, çok değerli büyüklerime ve iletişim başkanımıza hürmetlerimi arz ediyorum.

Şimdi diyeceksin ki bu teknoloji çağında ne demeye gaste köşelerinden bana mektup yazıyorsun.

Haklısın aslında. Devlet Baba alicenaplık yapmış, seni kurmuş, derdimizi anlatalım ve birinci ağızdan cevabını yine makam sahiplerimizin tatlı dillerinden öğrenelim diye yatırım yapmış. Allah düşünenlerden, kuranlardan, icra edenlerden bin kere razı olsun.

*

Kolay iş değil ha! Sistemi yap, her devlet kurumunda bu iş için birim kur, personel çalıştır, valla büyük icraat!

*

Geçenlerde bir konu canımı sıktı. Devletimizin en köklü kurumlarından birisi, hayırlı olduğunu zannederek bir iş için epeyce para harcamış.

Ancak parayı alan adamlar, evraklarda söz verdikleri işleri yapmak yerine tamamen amacı dışında kullanmış.

Devlet bizim devletimiz. Para devletin parası. Parayı da bizim vergilerimizden temin ediyor. Haliyle yanlışlık görürsek bunu birilerine söyleyip düzelttirmek, veyahut yanlış anladıysak izahat istemek  vatandaşlık görevimiz.

Partide bir ahbabım var. İsmi lazım değil. Epeyce üst düzey bir görev yapıyor. İş güç edindim, belgeleriyle birlikte gördüğüm sıkıntıyı kendisine anlattım.

Sağolsun, epeyce ilgilendi. Belgelere baktı, haklısın dedi.

Ee? Ne yapmak lazım diye sordum.

Yaz CİMER'e, ilgilensinler cevabını aldım.

*

Akşam eve geçince açtım bilgisayarı e devlete girdim. Ordan da sana bir güzel yazdım.

Belge istedin. Üşenmedim, ekledim.

Sonra 3 hafta bekledim.

El cevap: Başvurunuzu inceledik, cevabını ekte bulabilirsiniz.

Aradım taradım, ek filan yok.

Unuttular zaar!

Durumu anlatan yeni bir CİMER başvurusu yaptım. Önceki cevabınızı eklemeyi unutmuşsunuz dedim.

3 hafta daha bekledim.

El cevap: Başvurunuzu inceledik, cevabı ekte bulabilirsiniz.

İyi de gene ek gözükmüyor. Belli ki teknik bir sorun var.

Üşenmedim, üçüncüye tekrar yazdım.

Durum böyleyken böyle dedim. İki kere cevap ekte diye yazdınız ama bana intikal eden birşey görünmüyor.

3 hafta daha bekledim.

El cevap: Biz size her defasında zamanında yanıt verdik, eki de güzelce sisteme yükledik. Görünmüyorsa sizin bilgisayarınızda bir sorun vardır, anlayan birine baktırın tadında birşeyler yazmışlar.

Allah bağışlasın, benim kız, bilgisayar kurdu. Yazılımcı. Ondan rica ettim, gel şu işe bir el at dedim.

Sağolsun bir saat uğraştı. Başka tarayıcılardan sisteme girdi. Üstelik onun bilgisayarı bayağı donanımlı.

Ama o da işin içinden çıkamadı. Onların sistemlerinde bir sorun olabilir deyince "bırak Allasen!" dedim. Koskoca devlet babanın sisteminde sorun mu olurmuş.

İnternette biraz arama yaptı, bana CİMER başvuruarını takip edebileceğimiz bir çağrı merkezinin telefon numarasını buldu, "Al burayı ara" dedi.

*

Bayram seyran geçsin diye bekledim. Devlet baba memurlara izin verdi. Meşgul etmeyelim diye düşündüm.

Neden sonra tatil bitince kızımın bulduğu çağrı merkezini aradım. Yaklaşık on dakika bana müzik dinletip sıra beklettiler. Sonra baktılar ki vazgeçmiyorum, bir hanım abla telefonu açtı.

Durumu anlattım. Başvuru numaralarımı istedi. Sonra 3 sefer 3'er hafta beklediğim cevabı bana telefondan okudu:

"Başvurduğunuz konuyla ilgili işlemler mevzuat ve yasalara uygun biçimde yürütülmektedir. İlginize teşekkürler."

Hayda!

Ben üşenmemişim 2 sayfa yazmışım, kanuna aykırı uygulamayı izah etmişim, belgelerini eklemişim.

Verilen ve aylarca bana ulaştırılamayan 2 satırlık cevapta hiçbir açıklama yok.

Yapılan işlemin hangi yasaya uygun olduğu yazmıyor, şikayet ettiğim konunun incelendiğine dair bir yan cümle bile yok, benim yanıldığım noktalara dair bir izahat için zaten zahmet edilmemiş.

Kabaca verilen cevapta diyor ki: "Sen ne anlarsın bu işlerden, biz işimizi biliriz. Sen ne karışıyorsun?"

*

İşte böyle Sevgili Cimer.

Vallahi billahi tillahi, benim tek derdim vergilerimle fonlanan bir işteki açık, bariz, kanıtlı yanlışlığın üzerine gidilmesiydi.

Hani dense ki, bu böyle olmuş ama bundan sonra söylediklerinizi dikkate alacağız; gönüm olacaktı.

Neyse!

Üç kere bilgisayardan bir kere de gazetedeki köşemden yazdım. Yine kulak asan yoksa benden günah gitti!

Adım Hıdır da değil ama, elimden gelen budur.